UNGA toplantısında Pakistan, İsrail’in Filistin’deki katliamına ilişkin endişelerini dile getirdi

0
İsrail'in 8 Ekim 2023'teki hava saldırısı sırasında Gazze Şehri'ndeki binaların üzerinde yangın ve duman yükseliyor. — AFP
İsrail’in 8 Ekim 2023’teki hava saldırısı esnasında Gazze Şehri’ndeki binaların üstünde yangın ve duman yükseliyor. — AFP

Cuma günü Pakistan, İsrail harp uçaklarının üst üste yedinci gün Gazze’ye saldırmaya devam etmesi ve aralarında hanımefendiler ve evlatların da bulunmuş olduğu ortalama 1.800 Filistinliyi şehit etmesi sebebiyle Filistin’deki işgal, baskı ve sertlik döngüsüne ilişkin derin endişelerini dile getirdi.

Bugün erken saatlerde İsrail ordusu, büyük bir kara saldırısı korkusuyla tanklarını Gazze Şeridi yakınlarına konuşlandırdığı için 1 milyondan fazla Gazze Şehri sakinini tahliye etmeleri ve önümüzdeki 24 saat içinde güneye gitmeleri mevzusunda uyardı.

Internasyonal Kızılhaç Komitesi (ICRC), Gazze’deki hastanelerdeki yakıtla çalışan acil durum jeneratörlerinin birkaç saat içinde tükenebileceğini söylerken, Birleşmiş Milletler Dünya Besin Programı (WFP) yiyecek ve tatlı suyun tehlikeli derecede azaldığı mevzusunda uyardı.

ICRC bölge direktörü Fabrizio Carboni, “Bu tırmanışın niçin olduğu insani sefalet iğrenç ve taraflardan sivillerin acılarını azaltmaları için yalvarıyorum.” dedi.

BM Genel Kurulunun New York’taki altıncı komite toplantısında konuşan Pakistan’ın BM Sürekli Misyonu İkinci Sekreteri Rabia Ijaz, fark gözetmeyen hava bombardımanı ve besin, yakıt ve ilaçlara yönelik insanlık dışı kuşatım sebebiyle Gazze’de hızla kötüleşen ve vahim insani durumun bulunduğunu söylemiş oldu. Şu sebeple Gazze’deki Filistin nüfusunun tamamının İsrail işgal güçleri tarafınca toplu olarak cezalandırılması kabul edilemez. Yetkili, bu eylemlerin harp suçu ve insanlığa karşı kabahat anlamına geldiğini de sözlerine ekledi.

Yetkili, mevcut saldırganlık ve sertlik döngüsünün üzücü bir hatırlatma bulunduğunu ve yetmiş yılı aşkın süredir devam eden yasa dışı İsrail işgalinin, saldırganlığının ve internasyonal hukuka saygısızlığın direkt bir sonucu bulunduğunu söylemiş oldu. Filistin halkı.

İjaz, internasyonal toplumun, başkenti Kudüs-ü Şerif olmak suretiyle, 1967 öncesi sınırlar temelinde yaşayabilir, egemen ve bitişik bir Filistin Devleti ile adil, kapsamlı ve kalıcı iki devletli bir çözüm için beraber emek vermesi icap ettiğini söylemiş oldu.

Yanıt hakkını kullanan ikinci yazman, Jammu ve Keşmir’in internasyonal alanda tanınan tartışmalı bir bölge bulunduğunu ve hiçbir şekilde Hindistan’ın sözde ayrılmaz bir parçası olmadığını ve Hindistan’ın iç meselesi olmadığını söylemiş oldu.

Kendisi, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarında, Keşmir’in nihai düzeninin Birleşmiş Milletler nezaretinde yapılacak bir halk oylaması kanalıyla halk tarafınca belirlenmesine karar verdiğini söylemiş oldu. Hindistan’ın bu sonucu kabul ettiğini ve BM Şartı’nın 25. Maddesi uyarınca buna uymakla yükümlü bulunduğunu söylemiş oldu.

Ijaz ek olarak Hindistan’ın bölgenin statüsünü değiştirebilmek için tek taraflı herhangi bir eylemde bulunma hakkına haiz olmadığını söylemiş oldu. Hindistan’ın, Keşmir’in meşru kendi kaderini belirleme etme arayışını 900.000 askerden oluşan işgal ordusuyla ezmeye utanmadan giriştiğini söylemiş oldu. 1989 yılından bu yana yüz binden fazla Keşmirlinin öldürüldüğüne, dizgesel bir yerleşimci-sömürgeci projesinin yürütüldüğüne ve vahşet hikâyesinin devam ettiğine dikkat çekti.

‘İsrail Gazze’de beyaz fosfor kullanıyor’

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki son askeri operasyonlarında beyaz fosforlu cephane kullandığı iddiası üstüne alarm vererek, bu eylemlerin potansiyel sonuçlarına ilişkin internasyonal kaygıyı ateşledi.

Bölgede gerilim tırmanırken HRW’nin raporunda şu ifadelere yer veriliyor: “Dünyanın en yoğun sözü geçen bölgelerinden kabul edilen Gazze’de beyaz fosfor kullanımı sivillere yönelik riski büyütüyor ve sivilleri gereksiz riske atmaya yönelik internasyonal insani hukuk yasağını ihlal ediyor” “

İsrail ordusu suçlamalara “şu anda Gazze’de beyaz fosfor içeren silahların kullanımından haberdar olmadıklarını” iddia ederek cevap verdi. Sadece bu mühimmatların Lübnan’da kullanıldığına ilişkin iddialar hakkında yorum yapmaktan kaçındılar.

Bu, İsrail’in Gazze’de beyaz fosfor kullandığı iddialarıyla ilk kez karşılaşmıyor. 2008-2009 ihtilafında da benzer vakalar meydana geldi ve sivil kayıplara ve internasyonal eleştirilere yol açtı. HRW’nin raporu bu endişeleri tekrardan alevlendiriyor ve bu yanıcı maddenin devam eden kullanımına dikkat çekiyor.

HRW, iddialarını Lübnan ve Gazze’den 10 ve 11 Ekim’de kaydedilen ve “Gazze Şehri limanı ve İsrail-Lübnan sınırındaki iki kırsal bölge üstünde topçu tarafınca atılan fazlaca sayıda beyaz fosfor patlamasını” gösteren video kanıtlarıyla doğruladı.

Beyaz fosfor direkt yasaklanmış değil sadece Gazze şeklinde sivillerin yoğun olduğu bölgelerde kullanılması internasyonal insancıl hukukun ihlali anlamına gelebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir