Türkiye-Suriye depreminde enkazdan çıkarılan evlatların sayısı 9 bin 500’ü aştı

0

ANKARA, TÜRKİYE: Enkazdan diri diri çıkarılan yeni dünyaya gelen bir bebeğin ve ölen kızının elini tutan kırık bir babanın yürek burkan sahneleri, olayın insani bedelini gözler önüne serdi. Suriye ve Türkiye’de zelzele Çarşamba gününe kadar 9.500’den fazla can aldı.

7.8 büyüklüğündeki depremden bu yana iki gün ve gece süresince doğaçlama bir kurtarma ekipleri ordusu, sınırın her iki tarafındaki birçok şehirde harabeler içinde hâlâ gömülü olanları bulmak için dondurucu soğuklarda çalıştı.

Resmi olarak, ölü sayısı felaketten şu anda Türkiye’de 6.957 ve Suriye’de 2.547 şahıs öldü ve toplam sayı 9.504’e ulaştı — Sadece uzmanların en fena korkuları gerçekleşirse bu sayı ikiye katlanabilir.

Dünya Sıhhat Örgütü başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, binlerce yaralı ve hâlâ korkulanların mahsur kalması için dönemin daraldığı mevzusunda uyardı.

Depremin merkez üssü civarlarındaki Kahramanmaraş’ta yaşayan Mesut Hancer için artık oldukca geç.

Donmuş molozların üstüne oturdu, konuşamayacak kadar kederliydi ve 15 yaşındaki kızı Irmak’ın bedeni beton levhalar ve bükülmüş inşaat demiri telleri içinde cansız yatarken elini bırakmayı reddetti.

‘Çocuklar donuyor’

Hayatta kalanlar için bile gelecek kasvetli görünüyor.

Birçoğu acımasız artçı sarsıntılardan, camilerde, okullarda ve hatta otobüs duraklarında soğuk yağmur ve kardan sığındı – ısınmak için yanan molozlar.

Yardımın ulaşmasının yavaş olması hayal kırıklığını artırıyor.

Kahramanmaraş’ta Ali Sağıroğlu, “Kardeşimi harabeden geri alamam. Yeğenimi geri alamam. Buralara bakın. Burada devlet görevlisi yok Tanrı aşkına” dedi.

“İki gündür buraların halini görmedik… Çocuklar soğuktan donuyor” dedi.

Yakındaki Gaziantep’te dükkanlar kapalıydı, patlamaları önlemek için gaz hatları kesildiği için ısınma yoktu ve benzin bulmak zordu.

Altmış bir yaşındaki Celal Deniz, kurtarma ekiplerini bekleyen sabırsız kalabalık “isyan” edince polisin müdahale etmek zorunda kaldığını söylemiş oldu.

Normalde Türk siyasetçileri ve ünlüleri ağırlamak için kullanılan bir havaalanı terminalinin salonunda battaniyelere sarılmış ortalama 100 şahıs uyudu.

İki minik çocuğuyla beraber havalimanına giden Zahide Sütçü, “Binaların yıkıldığını gördük, bu yüzden hayatta olduğumuz için talihli olduğumuzu biliyoruz” dedi.

“Fakat şimdi hayatımızda oldukca fazla belirsizlik var. Bu küçüklere iyi mi bakacağım?”

Şimal Suriye’deki sınırın ötesinde, on senedir devam eden iç cenk ve Suriye-Rusya hava bombardımanı çoktan hastaneleri yerle bir etmiş, ekonomiyi çökertmiş ve elektrik, yakıt ve su kıtlığına yol açmıştı.

Asilerin kontrolündeki Jindayris nahiyesinde, yeni dünyaya gelen bir bebeği kurtarmanın luğu bile hüzünle lekelenmişti.

Hala annesine bağlıydı. felakette öldü.

Bir akraba olan Khalil al-Suwadi, AFP’ye “Kazı yaparken bir ses duyduk” dedi.

“Tozu temizledik ve bebeği göbek bağıyla (sağlam) bulduk, kestik ve kuzenim onu ​​hastaneye götürdü.”

Bebek, yakın ailesi içinde hayatta kalan tek şahıs olarak zor bir gelecekle karşı karşıyadır. Geri kalanlar Salı günü bir toplu mezara beraber gömüldü.

Internasyonal cevap

ABD, Çin ve Körfez Ülkeleri de dahil olmak suretiyle düzinelerce ülke yardım sözü verdi ve arama ekipleri ile yardım malzemeleri hava kanalıyla gelmeye başladı.

Bir kış fırtınası, bazıları depremde hasar görmüş olan birçok yolu neredeyse geçilmez hale getirerek ve bazı bölgelerde kilometrelerce uzayan trafik sıkışıklığına yol açarak sefaleti daha da artırdı.

Dünya Sıhhat Örgütü, büyük depremden 23 milyon kadar insanoğlunun etkilenebileceği mevzusunda uyardı ve ülkeleri afet bölgesine acil yardım etmeye çağırdı.

Suriye Kızılayı, Batı ülkelerine yaptırımları kaldırma ve yardım sağlama çağrısında bulunmuş oldu.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD’nin Şam hükümetiyle çalışmayacağını söylemiş oldu.

“Bu fonlar normal olarak Suriye halkına gidiyor, rejime değil. Bu değişmeyecek” dedi.

Yardım kuruluşları ek olarak Suriye hükümetinden, isyancıların elindeki bölgelere yardım götürmek için sınır kapılarının tekrardan açılmasına izin vermesini istedi.

Türkiye-Suriye sınırı dünyanın en etken zelzele bölgelerinden biridir.

Pazartesi günkü zelzele, doğu Erzincan ilinde 33 bin kişinin yaşamını kaybetmiş olduğu 1939 yılından bu yana Türkiye’nin görmüş olduğu en büyük zelzele oldu.

1999’da 7.4 büyüklüğünde bir zelzele 17.000’den fazla insanı öldürdü.

Uzmanlar, büyük bir depremin sıska evlerle dolu 16 milyonluk bir megalopolis olan İstanbul’u harap edebileceği mevzusunda uzun süredir uyarıda bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir