Tucker Carlson’ın umutsuz pezevengi

Tucker Carlson’ın umutsuz pezevengi
Tucker Carlson, 7 Ağustos 2021’de Macaristan’ın Estergon kentinde düzenlenen Mathias Corvinus Collegium (MCC) Festivali esnasında konuşuyor. | Janos Kummer/Getty Images

Dominion Fox davası, Tucker Carlson’ın 6 Ocak tarihindeki revizyonist öyküsünü çürütüyor.

“Bir çok gece Trump’ı görmezden gelmeye fazlaca fakat fazlaca yakınız. Onu zor bela temenni ediyorum.”

“Ondan tutkuyla nefret ediyorum.”

“Çoğumuz gösterecek fazlaca şeyimiz varmış şeklinde davranıyoruz bundan dolayı ne kadar büyük bir yıkım bulunduğunu kabul etmek hazmedilmesi fazlaca zor. Fakat hadi. Trump için hakkaten bir avantaj yok.”

Tucker Carlson, Dominion Voting Systems tarafınca Fox’a karşı oluşturulan davada kanıt olarak yeni ortaya çıkan tüm bu metinleri 4 Ocak 2021’de mahkeme dosyalarında alıntılayarak yayınladı.)

Bununla beraber, Carlson bu haftaki şovlarını, Trump’ın o zamanlar devam eden seçimi çalma girişimini atlayarak, çalınan bir seçimle ilgili endişeleri makul ve hatta haklı olarak sunarak ve sertliği en aza indirerek, iki gün sonrasında Kurultay Binası’na meydana getirilen saldırıların revizyonist bir hikayesine adadı. yere yönlendirdi.

Sadece burada neler olup bittiğini idrak etmek için, Carlson’ın bu hafta ileri sürmek için yola çıkmış olduğu daha geniş anlatıya daha yakından bakmakta yarar var.

Carlson’ın seyircilerine son aşama seçici ve yanıltıcı bir üslupla anlattığı 6 Ocak hikayesi, ABD Birleşik Devletleri Başkanı tarafınca kışkırtılan bir çetenin yetki devrini iyi mi engellemeye çalmış olduğu ya da o Başkanın iktidarı iyi mi çalmaya çalmış olduğu ile ilgili değil. seçim. Demokratların ve medyanın Trump destekçilerine ne kadar fena davrandığıyla ilgili.

Öykü hem de onun, Tucker Carlson’ın asla böyle bir durum yapmayacağıyla ilgili. Siz Trump destekçilerini seviyor. sana saygı duyuyor Donald Trump’ı iyi mi hor gördüğüne ve ona inanmadığına dair o perde arkasındaki laflara aldırma. O, düşmanlarınıza karşı sadık şampiyonunuzdur. Bu yüzden lütfen kanal değiştirmeyin.

Açıkça söylemeden 2020 seçimlerinin çalındığına inandığınızı iyi mi ima ediyorsunuz?

Trump yanlısı bir kesime hitap etmeye çalışan tutucu yorumcuların karşılaşmış olduğu temel mesele, bu seyirci kitlesinin çoğunun 2020 seçimlerinin Trump tarafınca çalışılmış olduğu mevzusunda emin olması ve bu yorumcuların çoğu zaman buna inanmamasıdır.

Bu yüzden, Carlson ve ötekiler, oyların çalışılmış olduğu iddiasını direkt desteklemeden, seçimin soyut bir anlamda hileli yada adaletsiz olduğuna dair bir anlatı geliştirerek iğneye iplik geçirmeye çalıştılar.

Carlson, Kasım 2020’de Fox meslektaşı Laura Ingraham ile Sidney Powell ve Rudy Giuliani’nin seçmen dolandırıcılığı hakkında komplo teorilerini tartışırken, “Bu benim için inanılmaz derecede saldırgan. İzleyicilerimiz iyi insanoğlu ve buna inanıyorlar.” Carlson sonunda Powell’ı ve yayındaki en çirkin iddialarını yerle bir etti. Sözler ek olarak Carlson’ın Trump’ın seçimden sonraki davranışını sorumsuz olarak gördüğünü gösteriyor.

Sadece Pazartesi günkü yayında Carlson, başlangıçta 6 Ocak protestocularının “azca ilkin oyladıkları seçimin adil olmadığına inandıklarını ve haklı olduklarını” söylemiş oldu. Geriye dönerek bakıldığında, 2020 seçimleri Amerikan demokrasisine ciddi bir ihanetti. O zamandan beri bu seçimle ilgili ortaya çıkan gerçekler göz önüne alındığında, hiçbir dürüst insan bunu inkar edemez.”

Bu dil, Carlson Trump’ın Demokratların 2020 seçimlerini çaldığını kabul etmiş olduğu izlenimini veriyor şeklinde görünüyor – sadece bunu açıkça söylemedi. Yalnızca, seçimin belirsiz bir anlamda “Amerikan demokrasisine ciddi bir ihanet” bulunduğunu söylemiş oldu.

Dahası, Aaron Blake’in The Washington Post’ta yazdığı şeklinde, Carlson son aylarda “bunaktan münzevi” Joe Biden’ın 81 milyon oy için “kampanya yapmayacağının” bir halde apaçık bir halde mantıksız bulunduğunu ileri sürdü. Bunun açık açıklaması, eğer var ise, pek fazlaca seçmenin Trump’tan hakkaten “tutkuyla” “nefret etmesi” – tıpkı Carlson’ın yapmış olduğu şeklinde. Sadece Carlson görünüşe bakılırsa seyircilere seçimin çalındığını düşünmenin mantıklı olduğu ve kendisinin, Tucker Carlson’ın onların tarafında olduğu mevzusunda güvence vermek istiyor, bu yüzden bu olasılıktan bahsetmiyor.

Mollie Hemingway şeklinde Trump’ı destekleyen bir kesime hitap etmek isteyen öteki tutucu yorumcular, Big Tech’in Hunter Biden’ın dizüstü bilgisayarı hakkında hikayeleri sansürlemesi yada postaların genişletilmesi yöntemiyle 2020 seçimlerinin daha geniş anlamda “hileli” bulunduğunu iddia ederek kandırıldılar. pandemi esnasında oy kullanan eyaletler tarafınca.

Sadece Hunter Biden’ın dizüstü bilgisayarı hakkaten de seçimden ilkin basında yer aldı ve Twitter ve Feysbuk, bununla ilgili bir New York Post haberindeki kısa süreli kısıtlamalarını hızla kaldırdı. Ve seçmenler değişik kurallara uyduğundan, posta yöntemiyle oy kullanma politikalarının partilerin seçim neticeleri üstünde fazlaca azca tesiri var şeklinde görünüyor.

Gene, bu iddialar, yorumcuların tamamen çılgınca şeylere göz yummadan yada kimseyi karalamadan Trump’a sadık olanlara yanlarında olduklarının sinyalini verebilmelerinin bir yoludur.

Tüm bunların anlatıdan çıkardığı şey, Donald Trump’ın aslına bakarsak seçimi çalmaya çalıştığıdır! Seçim Günü’nden sonrasında devlet görevlilerinin ve Kurultay üyelerinin sonucu değiştirmesini sağlamak için hararetle çalıştı ve 6 Ocak’ta toplanan kalabalığın bunu yapmasına destek olacağını umuyordu. Fakat bunu düşünmek Carlson için rahatsız edici, bu yüzden üstünde fazla durmuyor.

Carlson’ın 6 Ocak tarihindeki anlatısı, aslolan hikayenin Demokratlar ve medyanın Trump destekçilerine ne kadar acımasız davrandığını söylüyor

Carlson’ın 6 Ocak’taki saldırıyı tekrardan başlatmasındaki itici güç, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’nin ona daha ilkin yayınlanmamış binlerce saatlik görüntüye erişim sağlamasıydı. Carlson, “Genel olarak, video kaset 6 Ocak’ın bir isyan olduğu iddiasını desteklemiyor” dedi. “Aslen, bu iddiayı çürütüyor.”

İşin garibi, Carlson aslına bakarsak Trump destekçilerinin polis memurlarıyla şiddetli bir halde çatıştığı görüntüleri gösterdi. Sadece onun argümanı, yalnızca onların temsili olmadığı ve “ezici çoğunluğun” “barışçıl” olduğuydu. Her şey birazcık saçma. O gün aptalca ve tehdit edici olmayan görüntüler vardı ve uzun süredir bilinmiş olduğu şeklinde – yalnız birkaç değil – tehdit edici sertlik sahneleri vardı.

Carlson, o günkü olayların öteki çeşitli alt planlarını ziyaret etti, sadece gerçekleri daha çok ilerletmedi. Mesela, Işyar Brian Sicknick’in biber gazından sonrasında iyileştiğini ve muharebeye geri döndüğünü, kısaca ona saldıranların aslına bakarsak onun ölümüne niçin olmadığını belirtti. Sicknick, Kurultay Binası’nı boşalttıktan sonrasında o gece bayıldı, hastaneye kaldırıldı ve iki nüzul geçirdikten sonrasında 7 Ocak gecesi hastanede öldü. Tüm bunlarla ilgili gerçekler neredeyse iki senedir net.

Fakat bir bakıma, gerçekler içinde saplanıp kalmak anlam ifade etmeyen, bundan dolayı Carlson’un aslolan istediği, Trump destekçilerine, sahtekar Demokratlar ve ana akım medya tarafınca haksız yere kara çalma edilmek suretiyle beslenen gerçek kurbanlar oldukları bir öykü anlatmak. Yaratmaya çalmış olduğu bu yakınma duygusu. Bu yüzden, geçen yıl 6 Ocak’ta “şiddetli bir terör saldırısı” gerçekleştiğini söylediği için Ted Cruz’u kınadı.

Carlson, Trump’ı sevmiyor olabilir fakat Trump’ın seçmenlerini seviyor ve çaresizce onların da onu sevmesini istiyor. Bu yüzden aşklarını korumayı seçti – onlara mükemmel insanoğlu olduklarını, seçimle ilgili şüphelerinin haklı bulunduğunu ve o alçak liberallere karşı onların tarafında bulunduğunu itiraf etmeyi seçti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir