Starling Girl yönetmeni gençlik kaygısı ve köktendinci suçluluk üstüne

0

beş dakika Starling KızıLaurel Parmet’in köktendinci bir Hıristiyan cemaatinde büyüyen bir kız ile alakalı yeni vizyona giren filmi, durup bir nefes almam gerekiyordu. O kızın, Jem’in konusunda ekranda gördüklerim, benzer bir topluluktaki kendi deneyimime o denli canlı bir halde gerçekçiydi ki, kalbim hızla atıyordu. Görüntüleyicimi durdurdum ve birkaç derin nefes aldıktan sonrasında yine daldım. Yaptığıma fazlaca sevindim.

Sonrasında birkaç arkadaşıma senarist ve yönetmen Parmet’in, mutlak benimle aynı şekilde büyüdüler. Aksi takdirde, o toplulukta genç bir kız olmakla ilgili bu kadar fazlaca ayrıntıyı iyi mi bu kadar doğru elde edebilirdi? Giyim, müzik, utanç duygusu, flört uygulamaları için kullanılan garip terimler (“kur yapma” şeklinde) – hepsi fazlaca hususi ve canlıydı.

Yakında yanıldığımı öğrendim. Parmet, Jem’inki şeklinde bir toplulukta büyümedi. Fakat ilk uzun metrajlı filmi için bu hikayeyi anlatmak istedi. Jem Starling (Eliza Scanlen, Keskin Nesneler, Minik HanımefendilerVe Bebek dişleri) 17 yaşlarında ve kadınlığının eşiğinde, kendini topluluğuna ve bilhassa de kilisede katılmış olduğu dans grubuna adamış. Sadece evli gençlik papazı Owen Taylor (Lewis Pullman, El Royale’de Fena Zamanlar Ve Top Gun: Maverick) onunla ilgilenmeye başladığında, inançlarına meydan okuyan ve kişilik algısını alt üst eden bir halde onunla karışmış bulur.

Parmet, bu hikayeyi anlatarak ne yapmak istediğine dair fazlaca belirgin bir sezgiye sahipti ve netice, aynı anda verimli, sıkıntılı ve hareketli. Şimdi Starling Kızı sinemalara geliyor, Jem’in hayatında hakkaten neler olup bittiğini anlayarak ve empati kurarak böylesine sıkıntılı bir hikayeyi iyi mi ele alacağını sormalıyım.

Aşağıdaki görüşme, anlaşılır olması için düzenlendi ve özetlendi. Bazı spoiler takip ediyor.

Kulaklık takan genç beyaz bir kadın bir film setindeki video ekranlarına bakıyor.

Laurel Parmet sette Starling Kızı.
Phil Parmet / Bleecker Sokağı

Bu duyarlı bir mevzuyu özetleyen bir film. Fakat senin için, Starling Kızı kişisel bir hikayeden meydana gelmektedir. Kendi deneyiminiz bu filmi yapmanıza iyi mi yol açtı?

Ben gençken, yaşlı bir insanla ilişkim oldu. O zamanlar kendimi kurban olarak görmüyordum. Herhangi bir halde faydalanıyormuşum şeklinde hissetmedim. Kendimi oldukça olgun buldum.

Bittikten sonrasında, onunla ilgili birçok negatif duygu yaşadım. Fakat nedenini hakkaten bilmiyordum ve fazlaca derine inmeyi umursamadım.

Seneler sonrasında ileri sar: Kendimi Oklahoma’da değişik bir proje için araştırma yaparken buldum ve ataerkil bir kiliseden bir grup hanımla karşılaştım. İlk başta, bu öteki proje için araştırma yapmak suretiyle onlarla vakit geçiriyordum. İnançlarını öğrendim – bir erkeği baştan çıkarmamanın bir kadının sorumluluğu olduğuna ve vücutlarının hakkaten onlara ilişik olmadığına inandıklarını öğrendim. İlk tepkim şok oldu.

Fakat sonrasında bunun hakkında ne kadar fazlaca düşünürsem, arzularımız, bedenlerimizle olan ilişkimiz ve toplumun cinselliğimize karşı tutumu hakkında bizlere inanmamız öğretilen şeyler açısından ne kadar fazlaca ortak yönümüz bulunduğunu gördüm.

Bu benim için tehlikeli sonuç bir dönüm noktasıydı. İlişkimi daha ilkin yapmadığım şekillerde tekrardan düşünmemi sağlamış oldu. Ve taşıdığım, aslına bakarsak bilincinde olmadığımı sandığım bu suçluluğu fark etmemi sağlamış oldu. Sual sormaya başlamamı sağlamış oldu: Benden hakkaten faydalanıyor olmasına karşın niçin bu kadar suçluluk hissediyordum? Bu nereden geliyor? Niçin bu duygulara sahibim?

Erkeklerde cinsel utanç ve kıymet aramanın, iyi mi büyümüş olursanız olun, hanımefendiler için hakkaten evrensel deneyimler bulunduğunu anladım. Bu yüzden, deneyimlerime bakarak ve bu evrensel duyguları keşfederek ve onu fazlaca hususi fakat hakkaten de genel olarak kültürümüzün bir yansıması olan bu dünyaya yerleştiren bir film yapmak istedim.

Bunun şeklinde bir filmle ilgili büyük bir güçlük, izleyicilerin derhal taraf olmaya hazır olması ve bu da anlatılan hikayeye karşı duygusal tepkileri engellemesidir. Bu filmle etken olarak buna karşı çıkmaya çalıştınız. Mesela, kısmen Owen’a iyi mi baktığını görmemiz ve onu görmek için gizlice dışarı çıkmanın heyecanını hissetmemiz sebebiyle, Jem’in kalp atışlarını hızlandıran bir aşka kapıldığına dair bir his var. Bunu iyi mi yaptın?

Seyircinin tamamen Jem’in bakış açısından olmasını istedim. Sarhoş edici ve coşku verici bir şeye kapılmanın iyi mi bir şey bulunduğunu hakkaten göstermek ve her insanın iyi mi bu şekilde durumlara düşebileceğini göstermek için onun yaşamış olduğu her şeyi deneyimlemelerini istedim.

Gücün kötüye kullanılması ve fena niyetli bir birlikteliğin daha incelikli bir örneğini göstermek için nüanslara odaklanmak benim için önemliydi. Doğal ki, burada birçok kötüye kullanma vakası var. dır-dir fazlaca siyah beyaz. Sadece istismarı tam olarak idrak etmek için daha incelikli vakalara da bakmamız icap ettiğini düşünüyorum. Yalnızca mağduriyete odaklanırsanız, hikayenin yalnızca bir tarafını anlatırsınız. Bir tek bu siyah beyaz şey olarak çerçevelendiğinde, içinden geçen insanların hakkaten neler bulunduğunu anlamaları daha zor olabilir. O vakit benim yaptığım şeyi yaparsın, şu demek oluyor ki yeterince ciddi olmadıklarını düşündüğün için yaraları inkar edersin.

Bu filmle ilgili umudum, insanların bu durumların ne kadar karmaşık olabileceğini görmeleri. Güç kullanırken bununla beraber sömürülebiliriz. Bunların ikisi de gerçeklerdir.

Akan beyaz elbiseler giyen bir grup beyaz genç kız, ellerini kaldırmış olarak duruyor.

Jem ve dans grubu.
Brian Lannin / Bleecker Sokağı

Bunu film yapımında halletmeye çalıştığım yol, benim “incelenmiş umursamazlık” söylediğim şeyi yaratmaktı. Seyirciyi Jem’in bakış açısına oturtmak istedim ve onları belirli yorumlara zorlamak istemedim. İzleyicilerin kendi başlarına sonuçlara varabilmelerini istedim.

Bu, film yapım sürecinin her aşamasına kadar uzanıyordu. Bu, aradığımız mekanlarda, onu iyi mi çektiğimizde, iyi mi kurguladığımızda, müziğimizdeydi. Her şey, izleyiciyi Jem’in deneyimine dayandırmanın yollarını aramakla ilgiliydi, böylece her an onunla beraber olabilirdik. Seyircinin manipüle edildiğinin bilincinde olması yerine her şey organik hissettiriyor. Bir duygu uyandıracak ve Jem’le bağ kurmanızı sağlayacak, sadece yorum halletmeye zorlamayan bir müzik arıyordum.

Bunların bir çok, oyuncuları yönetmekten de gelmelidir.

Bu filmi performanslarda yönetmenin en sevdiğim yanı, bu dengeyi sağlamaya çalışmak ve Jem’in bir görevi olduğundan güvenilir olmaktı. O cinsel bir varlık, cinsel arzuları var ve biz bunu göstermek istiyoruz. Fakat bununla beraber, gücün kötüye kullanılması söz mevzusudur ve Owen sık sık onu manipüle etmektedir. Seyirciyi bir an için bu romantizme kaptırdıkları ve sonrasında bir adım geri çekilip “Oh, bekle. Bunu niçin istedim?”

Bunu film süresince yapmak istedim – seyircinin devamlı olarak bu mevzuda iyi mi hissettiklerini anlamaya çalışmasını sağlamak. Film izlemeyi sevdiğim yol bu. Kendimi en meşgul hissettiğim vakit o vakit.

Film yapımcılığı açısından bakıldığında, bunlar yönetmesi hakkaten keyifli görüntüler. Kurgu odasında bu dengeyi doğru kurabilmek için kendime esneklik vermem icap ettiğini biliyordum; Filmden hangi sahnelerin kesildiğine yada hangi çekimleri seçmeye karar verdiğimize bağlı olarak değişebileceğini biliyordum. Her şey fazlaca organikti. Oyuncuları, bilhassa de Lewis’i prova ederken ve yönetirken [Pullman, who plays Owen], Kimin güce haiz bulunduğunu ve izleyicinin filmdeki bu karakterler hakkında iyi mi hissetmesini istediğimizi manipüle edebilmek için performansların değişik versiyonlarını elde etmek istedim. Bu tarz şeyleri ayarlayabilmek ve esnek olabilmek fazlaca önemliydi ve farkına varması hakkaten eğlenceliydi.

Bunun hakkaten zor bir kısmı, Owen karakterini yaratmak şeklinde görünüyor. Şundan dolayı buradaki erişkin o ve güç onda. Fakat bununla beraber topluluğu tarafınca duygusal olarak engellendi ve kendini iyi mi başa çıkacağından güvenilir olmadığı bir şeye kaptırdı.

Kesinlikle.

Onun karakterini yazarken ve Lewis’i yönetirken bunu iyi mi düşündünüz?

Owen için ilk oyuncu seçimini yaptığımızda, karizması olan ve ona nazik davranan birini arıyordum. Seyircilerin onun tarafınca derhal itilmesini istemedim. Jem’in ona aşka düştüğü şeklinde onların da ona aşık olmalarını ve onun niçin ona aşık bulunduğunu anlamalarını istedim.

Ek olarak bu tek boyutlu, kötü karakter olmayan bir karakter yaratmak istedim. Bence bu bunaltan. O kayboldu. O arıyor. Ve ataerkil yönetimin tesiri altındadır. O bile olmayabilir bilincinde olmak onun bir tımarcı bulunduğunu ve bu rızaya dayalı ilişkiye girdiğini düşünüyor – ki bence sonuçta onun hakkında daha fazlaca bir suçlama, şu sebeple durumda gücü var ve hanımdan fazlaca kendisi için endişeleniyor.

Ek olarak açık fikirliliği ve daha liberal düşünceyi temsil eden bir karakter yaratmak istedim, böylece seyirciler “Oh, kim bilir onun hayatındaki bu pozitif güç olabilir” diye düşünsün. Ve sonrasında hepimiz kadar korkulu olmaya adım atar.

19'lu yaşlarının sonlarında bir kız ve 20'li yaşlarında bir adam bir otel odasındaki iki yatağın köşelerinde oturuyor.

Jem ve Owen, yalnız.
Brian Lannin / Bleecker Sokağı

Lewis’i yönetirken, devamlı Owen’da insanlığı aramak ve yapmış olduğu seçimleri niçin yaptığını anlamakla ilgiliydi – ve bazı korkulu şeyler yapıyor. Bu karaktere ayakları yere basan ve insani hissettirmek, muhtemelen hikayeyi daha inandırıcı kılıyor ve Jem ile daha iyi ilişki kurmamıza destek oluyor. Sonuçta daha ilgi çekici.

Karakteriyle ilgili garip bulunduğunu düşündüğüm bir şey daha vardı: Jem, ona yüklediğimiz şeklinde büyük özlemlere haiz değil, değil mi? Kentucky’yi sevdiğini ve yaşamış olduğu yeri sevdiğini söylüyor. Owen, “Hayır, dünyayı keşfetmeniz ve daha fazlasını istemeniz gerekiyor.” İzleyiciler olarak, kim bilir ona ne işe yaradığını yansıtıyoruz. Biz onun için en iyisinin ne işe yaradığını düşünmek ve onun ne isteyebileceğini, aslına bakarsak onun için en iyisinin ne işe yaradığını hesaba katmadan.

İzleyicilere ve onların iyi mi hissedeceklerine ve tepki vereceklerine ne kadar odaklandığınızı seviyorum. Filmi Ocak ayında Sundance’te süregelen festivallerde gösteriyorsunuz. İzleyiciler iyi mi tepki verdi?

Tepkiler hakkaten pozitif oldu. Bu topluluklarda büyüyen insanoğlu yada kilise istismarının olduğu bir geçmişe haiz olan insanoğlu, bunun kendi deneyimlerine fazlaca gerçekçi geldiğini ifade ettiler. Bu hakkaten cesaret verici ve halletmeye başladığım şeyi başardığımı hissediyorum şu sebeple bu fazlaca duyarlı bir dans.

Bundan, iyi mi hissettiğimi bilmememin mesele olmadığı duygusuyla uzaklaştım. [that past relationship]ve değişmiş olur. Daha ilkin, kati bir cevaba haiz olmam icap ettiğini hissettim. Ve bilmiyorum. Her gün değişmiş olur.

Fakat bu benim için mesele değil ve bu iyi hissettiriyor.

Starling Kızı 12 Mayıs’ta sınırı olan sinemalarda açılıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir