Peru’nun siyasal krizi açıklandı – Vox

0

Aralık ayında eski Peru Devlet Başkanı Pedro Castillo’nun tutuklanmasıyla sonlanmış bir kendi kendine darbe girişiminin peşinden, Peru’da uzun süredir devam eden siyasal ve toplumsal gerilimler, halkın huzursuzluğuna ve siyasal uzlaşmaya giden net bir yol olmaksızın ölümcül bir hükümet baskısı ile sonuçlandı. sertlik.

Castillo’nun tutuklanması ve başkan yardımcısı Dina Boluarte’nin ülkenin en yüksek makamına yükselmesiyle süregelen hiddet ve üzüntü, Cenup ABD ülkesi genelinde protestolara dönüştü ve bu protestolar birçok Perulu’nun, bilhassa de başkentin dışındakilerin siyasal temsil eksikliğini yansıtıyor. Lima, onlarca senedir hissettim. Temsil krizi şiddetlendi son yıllarda hem pandeminin ekonomik tesiri hem de sıhhat ve kaliteli eğitim benzer biçimde temel hizmetlere erişim eksikliği sebebiyle ve şimdi kaynadı.

Başarısız darbe girişiminin peşinden cezaevinde kalan Castillo, siyasete öğretmenler sendikası lideri olarak başladı. 2021’de cumhurbaşkanı seçildi haklarından yoksun bırakılmış Perulular için kuvvetli bir semboldü: Cajamarca’nın fukara And bölgesinden bir adam ve Lima’nın siyasal seçkinlerinin soyutlama edilmiş dünyasında siyasal bir yabancı. Bununla beraber, Peru’nun yakın siyasal zamanı – 1970’ler ve 1980’lerdeki Aydınlık Yol isyanının teröründen, gene de Peru’nun ekonomik motorunu süratli bir halde çalıştıran Alberto Fujimori’nin acımasız diktatörlüğüne ve ülkenin 2016 sonrası başkanlık kaosuna kadar – Peru’nunki kadar istikrarsızdı. bakır benzer biçimde varlıklı organik kaynak deposu olması sebebiyle ekonomik koşullar iyileşmiştir.

Tüm bu koşullar mevcut krize yol açtı: protestocular binaları yaktı, otoyolları, havaalanlarını ve mayınları kapattı ve polis gücünün şiddetine maruz kaldı; düzinelerce ölü ve daha çok yaralı; ve görünüşe gore Peru halkının siyasal ve ekonomik taleplerine yanıt vermek istemeyen ve veremeyen durgun bir siyasal derslik.

Bundan sonrasında ne olacak sorusunun net bir yanıtı yok. Yeni seçim çağrılarına karşın, Cumartesi günü Peru Kongresi, seçimlerin Aralık 2023’e ertelenmesine yönelik bir öneriyi oyladı. başkanın Kurultay’yi feshetmesine ve kararname ile yönetmesine izin vererek mevcut krize – bu da başarısız oldu, sadece anketler şu anda Peruluların yüzde 69’unun bu şekilde bir çabayı destekleyeceğini gösteriyor.

Krizin merkezinde Peru’nun bozuk siyasal sistemi var. Tulane Üniversitesi Amerikalılar Arası Siyaset ve Araştırma Merkezi’nde (CIPR) doktora sonrası araştırmacı olan Zaraí Toledo Orozco’ya gore, ülkenin geniş kesimlerinde bir değişiklik arzusu varken, Peru’nun “campesinos,” yada kırsal kesimdeki yoksullar, öncelikleri için savaşım edebilecek ulusal bir siyasal partide temsil edilmiyorlar. Şimdi, Covid-19 salgınının ekonomik etkileriyle birleşen ve Castillo’nun devrilmesiyle alevlenen bu toplumsal ve siyasal yabancılaşma, tam teşekküllü bir yangına dönüştü.

Boluarte iktidara geldiğinden beri bazı şehirlerde sokağa çıkma yasakları koydu ve devam eden huzursuzluğun ortasında ülke içinde toplanma ve özgür dolaşım hakkı benzer biçimde bazı sivil özgürlükleri askıya aldı. Durum tırmandıkça, Internasyonal Af Örgütü’nün yanı sıra bazı Latin Amerikalı siyasal liderler, Boluarte ve Peru polis güçlerinin sınırlarını aştığını söylüyor.

Fujimori’nin sonu canlı bir Peru demokrasisiyle neticelenmedi

Zamanı süresince, Peru, diktatörlükler ve kaosla serpiştirilmiş demokrasi dönemleri yaşadı; diktatörleri içinde en ünlüsü, 1990’da popülist bir önder ve dışarıdan biri olarak iktidara gelen Fujimori’dir. British Columbia Üniversitesi Kamu Politikası ve Küresel İlişkiler Okulu’nda karşılaştırmalı Latin ABD siyaseti profesörü Max Cameron’a gore, “asla yoktan” ortaya çıktı. Cameron, “aristokrat” romancı Mario Vargas-Llosa’ya karşı yarışan Fujimori’nin “daha oldukça halktan biri benzer biçimde göründüğünü” söylemiş oldu. “Bazı mülkleri satmış ve bir traktör satın almıştı ve arkasında Fujimobile adlı bir römork olan bu traktörle dolaşıp Peru’nun gecekondu mahallelerinde dolaşarak halk desteği topladı.”

Fujimori, 1970’lerde komünist bir gerilla örgütü olarak süregelen Aydınlık Yol’u hakkaten hesaba katan ilk Perulu liderdi. Grup, cenup Peru’da bir kent olan Ayacucho’da başladı ve Peru’nun yoksul ve yerli halklarından toplandı ve şu anda şiddetli protestoların patlak verdiği bazı bölgelerde aktifti.

Fujimori hükümeti, Aydınlık Yol isyanıyla, demokrasinin askıya alınması ve isyanın bir parçası olarak algılanan yada isyana sempati duyanlara karşı acımasız devlet sertliği yöntemiyle uğraştı. Bununla birlikte, Peru’nun maden işletmelerini özelleştirdi ve ülkenin zayıflayan enflasyonunu azaltmak için önlemler aldı. “Fujishock” olarak adlandırılan bu önlemler ekonomiyi tersine çevirdi ve o dönemde uygulanan makroekonomik politikalar, yakın zamana kadar siyasal istikrarsızlığa göğüs geren bir iktisat üretti.

Ülkenin ekonomik başarısı ve Fujimori’nin Aydınlık Yol’a girme isteği, ona sadık siyasal takipçiler kazandırdı; o şekilde ki, “Fujimorismo” ve “anti-Fujimorismo” hâlâ siyasal duruşları tanımlamak için popüler bir halde kullanılıyor ve Fujimori’nin kızı Keiko Fujimori, hala kuvvetli bir siyasal güç. British Columbia Üniversitesi’nde politika bilimi alanında doktora talibi olan Verónica Hurtado’nun Vox’a açıklamış olduğu benzer biçimde, Fujimori’nin mirası ve Aydınlık Yol isyanı, hükümet ile onun politikalarını eleştirmeye cesaret eden hepimiz arasındaki siyasal kutuplaşmada da varlığını sürdürüyor.

Protestocuları sağ eğilimli eleştirmenler, 80’ler ve 90’ların Aydınlık Yol isyanının derin ulusal travmasını çağrıştırarak, onlardan terörist olarak söz ettiler. Maoist isyancılar tahminen 31.000 Perulu’yu öldürdüler ve onların eylemleri hâlâ Peru’nun maviSimeon Tegel’in Washington Post’ta yazdığı benzer biçimde. Maviyada muhalifleri yanlış bir halde terörizmle suçlayarak karalamak, hükümetin son protestolarında patlak verdi ve göstericilere karşı aşırı güç kullanımına bir dereceye kadar cezasızlık sağlamış oldu.

Uzmanlar Vox’a, Peru toplumuna hakim olan toplumsal kutuplaşma ve tabakalaşmayla birleşen bu tür bir siyasal kutuplaşmanın, gerçek siyasal partilerin -en azından gerçek ideolojilere haiz partilerin- olmadığı bir siyasal sistemin yaratılmasına destek bulunduğunu söylemiş oldu. Belediye başkanlarının ve mahalli kuruluşların ve daha azca seviyede bölge valilerinin merkezi hükümet yerine basit insanların gereksinimlerine cevap vermesinin beklendiği şehirler ve bölgelerle oldukça azca bağlantısı olan siyasal güç Lima’da yoğunlaşmıştır.

Toledo Orozco’ya gore Peru “boş bir demokrasi”. Siyasal partiler vardır, sadece idealleri, siyaset platformları ve altyapısı olan kuruluşlar yerine yalnızca adayları aday göstermek için vardır. Bu sistem, değişiklik yada hesap verebilirlikle ilgilenmeyen bir politika yarattı, sadece bununla birlikte Castillo’nun iktidara gelmesine de destek oldu.

Moisés Arce, “Castillo’nun partisi” -Peru Libre- “asla hükümette olmadı, deneyimleri yok, kısaca Castillo’nun Peru’da solu temsil ettiğini düşünüyorsanız, sol hiçbir süre iktidarda olmadı” diyor. Tulane Üniversitesi’nde Latin ABD toplumsal bilimleri profesörü, bu ayın başlarında bir röportajda Vox’a söylemiş oldu. “Dolayısıyla, iyi bir hükümet yaratabilecek yada üretebilecek profesyonellere, bir işgücüne haiz değiller.”

Peru’nun başkanlık kaosu 2016’ya kadar uzanıyor

2016’dan bu yana hiçbir Perulu cumhurbaşkanı vazife süresini tamamlamadı ve Boluarte’nin, Castillo’nun 2026’da sona ermesi planlanan kalanını tamamlaması pek ihtimaller içinde değil. Boluarte, planlanandan iki yıl ilkin, 2024’te yeni seçimler önerdi ve Kurultay ön onay verdi protestocular hem cumhurbaşkanlığı hem de yasama meclisi için bir an ilkin yeni seçimler talep etse de geçen ay bu değişikliğe. Boluarte, görevde kalmak istemediğinde ve anayasal görevini yalnızca iktidarda kalmış olarak yerine getirdiğinde ısrar etti.

Sadece, çoğunluğu elinde tutan birkaç ufak sağcı partiden destek almayı başardı – solcu olarak seçilmesine karşın onu sağa doğru hareket ettiğini gören protestocular için başka bir hiddet noktası. Sadece yasama organı, huzursuzluğa karşın mühim bir güvenoyu vererek hükümetini bu ayın başlarında onayladı.

Bilhassa Castillo, büyük seviyede Peru Kongresi’ne olan düşmanlığından dolayı 2016 sonrası istikrarsızlık modeline uyuyor. Halk içinde PPK olarak malum eski maliye bakanı Pedro Pablo Kuczynski’nin o yılki cumhurbaşkanlığı yarışmasında Keiko Fujimori’ye karşı sürpriz galibiyetinden bu yana, bu kurul cumhurbaşkanlığıyla ters düştü. Gene de genç Fujimori, Kurultay’deki nüfuzunu ve enerjisini korudu ve partisi ve müttefikleri, bir kabine kurmaya ve siyaset uygulamaya çalışırken Kuczynski’yi engelledi. Kurultay bununla birlikte görevden alma yetkisini şevkle kullanarak, yasama organı ile yürütme ofisi içinde Castillo’nun vazife süresi süresince devam eden bir husumet modeli yarattı ve PPK’nın düşmesine destek olan yolsuzluk skandalları benzer biçimde.

Hurtado’ya gore Castillo, kampanya vaatlerini başarıyla uygulayacak araçlara, deneyime, altyapıya ve data birikimine haiz değildi; sadece Hurtado, Kurultay ve Peru’nun politika kurumunun, Castillo destekçileri içinde yaygın bir yakınma olan, zaferini onaylamadığı için onu engellediğinin de doğru bulunduğunu söylemiş oldu.

Hurtado, “Kurultay tarafınca görevden almanın bu kadar kolay kullanılması da insanları hayal kırıklığına uğratıyor,” dedi, “şu sebeple 2016’dan ilkin, o denli büyük bir siyaset uygulamamız yoktu … fakat inanıyorum ki, en popüler olmayan başkanın bile yapabileceği mevzusunda bir anlayış vardı. işleri çözmek Bazı büyük reformlar yapılmış oldu; ülkenin devletin varlığını genişletmeye çalıştığını gözlemleyebilirdiniz, uygulanan büyük toplumsal programlar vardı. 2016’dan bu yana oldukça azca şey değişmiş benzer biçimde görünüyor ve yerinde olan kötüleşti.”

Protestocuların Kurultay’yi feshetme çağrısının bu kadar kuvvetli yankı bulmasının bir sebebi de bu; Instituto de Estudios Peruanos tarafınca meydana getirilen son anket, Kurultay’nin onay notunu yüzde 7’ye çıkardı ve şunu buldu: Ankete katılanların yüzde 74’ü mevcut Kurultay’nin feshedilmesini onaylıyor. Sadece nispeten yeni ve istikrarsız bir demokraside, bilhassa de seçilmiş bir başkanın daha ilkin Kurultay’yi dağıttığı ve bir diktatörlük kurduğu bir demokraside korku, bu şekilde bir organın yokluğunun daha da derin bir kriz yaratacağıdır.

Uzmanlar Vox’a, Peru’nun buradan nereye gidebileceği sorusunun tatminkar bir yanıtı olmadığını, şu sebeple devletin protestocularla sertlik haricinde bir ilişki oluşturmak için gerçek bir arzusu yada mekanizması olmadığını söylemiş oldu. Ve protestocular, maddi ve siyasal taleplerine karşın, altında birleşebilecekleri ve hükümetle diyalog kurabilecekleri kapsayıcı bir örgütlenmeye, bir şemsiyeye haiz değiller.

Toledo Orozco, Peru’nun mevcut işlevsizliğini aşması için herhangi bir ümit olması için, “Çatışmayı, tutarsız meseleleri kurşunlardan çıkarıp siyasete geri dönmeliyiz” dedi. Sadece bir önder, teşkilat ve hatta net ve sağlam bir talep sıralaması olmadan, protestolar parçalı ve hükümetle net bir yazışma hattından yoksun durumda. Boluarte hükümeti protestoları ele almak için şiddete başvurmaya devam ederken, gözlemciler uzlaşma kapasitesinin azaldığını söylüyor.

Toledo Orozco, “Bu çatışmanın aslı, demokrasinin yalnızca ekonomik büyümeye gereksinim duymamasıdır” dedi. “Kitlelerin gereksinimlerine, taleplerine hitap eden partilerle gelmesi gerekiyor. Temsil meselelerini ele almayan, en yoksulların gereksinimlerini dikkate almayan demokrasiler bedelini öderler.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir