İslamabad, Hintli ajanların Pakistan vatandaşlarının öldürülmesiyle bağlantılı bulunduğunu söylemiş oldu
Dışişleri Bakanı Syrus Sajjad Qazi Perşembe günü yapmış olduğu açıklamada, Pakistan’ın elinde Hint ajanlarının İslamabad topraklarında iki Pakistanlıyı öldürme vakasına karıştığına dair “güvenilir deliller” bulunduğunu ve bu durumun Yeni Delhi’nin “yüzsüz” terörist faaliyetlerinin komşu ülkede büyüdüğünü gösterdiğini söylemiş oldu.
Dışişleri Bakanı Syrus Qazi, İslamabad’da Dışişleri Bakanlığı’nda düzenlemiş olduğu basın toplantısında gazetecilere verdiği demeçte, “Bunlar, birden fazla yargı bölgesine yayılmış karmaşık bir internasyonal düzeni içeren kiralık katliam vakalarıdır.” dedi.
Hindistan’ın pervasız ve sorumsuz davranışının, güvenilir bir internasyonal oyuncu olarak güvenilirliğinin ve artan küresel mesuliyet iddialarının sorgulanmasına yol açtığını söylemiş oldu.
Tarihsel yük ve sınır anlaşmazlıkları sebebiyle aslına bakarsanız gerilmiş olan İslamabad ve Yeni Delhi’nin bağları, 2016’da Kulbushan Yadav’ın casuslukla tutuklanması ve Hindistan’ın Yasadışı İşgal Altındaki Jammu ve Keşmir’in (IIOJK) hususi statüsünün 2019’da iptal edilmesinin arkasından yeni bir düşüşe geçti.
Internasyonal yasaların belirgin bir ihlali olan Keşmir hamlesi, diplomasiyi dondurdu ve iki komşu ülke arasındaki ticareti tıkadı. Pakistan dört yılı aşkın süredir nükleer komşusuyla bağların tekrardan kurulmasını IIOJK’nin hususi statüsünün tekrardan sağlanması şartına bağladı.
Pakistan’ın son açıklaması, Kanada ve ABD’nin ayrı ayrı Hintli ajanları kendi topraklarındaki suikast girişimleriyle bağlantılı olmakla suçlamasından aylar sonrasında geldi. Sadece Yeni Delhi, Ottawa’nın iddialarını reddetti ve Washington’un iddialarına ilişkin soruşturma başlattı.
Hindistan’ın Pakistan içindeki “sofistike ve uğursuz” katliam kampanyasının ayrıntılarını veren Qazi, Hintli ajanların Pakistan’da suikast düzenlemek için teknolojiyi ve yabancı topraklardaki güvenli bölgeleri kullandığını söylemiş oldu.
“Suçluları, teröristleri ve hiçbir şeyden haberi olmayan sivilleri bu suikastlarda tanımlanmış roller oynamaları için işe aldılar, finanse ettiler ve desteklediler” diye ekledi.
Yabancılar, Hindistan medyasını ve toplumsal medya hesaplarını, söz mevzusu cinayetleri “Hindistan’ın ‘düşmanlarına’ karşı başarıya ulaşmış bir intikam” olarak yücelten ve bu yasadışı eylemleri gerçekleştirme kapasitelerini öngören süratli iddialar sebebiyle kınadı.
Qazi, “Potansiyel suikastçılar toplumsal medya, kabiliyet avcıları ve düzmece Da’esh hesapları kullanılarak işe alındı” dedi.
Finansörler, yer belirleyiciler ve suikastçılardan oluşan ekiplerin görevlendirilmesiyle operasyonun çeşitli bileşenlerinin tamamen bölümlere ayrıldığını söylemiş oldu.
“Tüm potansiyel izleri gizlemek için detaylı çıkış planları geliştirildi.”
Qazi, sağlanan bilgilerin Shahid Latif ve Muhammad Riaz suikastları olmak suretiyle iki vakaya ilişkin bulunduğunu, öteki birkaç benzer vakanın da şu anda soruşturulduğunu ve bunların zamanı erişince açıklanacağını söylemiş oldu.
Şahid Latif’e suikast
Qazi, 11 Ekim 2023’te bir grup suçlunun Latif’e Sialkot şehrinde bir caminin önünde suikast düzenlediğini söylemiş oldu.
Yetkili, detaylı bir soruşturmanın, üçüncü bir ülkede bulunan Hintli gizmen Yogesh Kumar’ın suikastı suçlular ve teröristler vesilesiyle düzenlediğini ortaya çıkardığını da sözlerine ekledi.
Cinayetin ayrıntılarına inen dışişleri bakanı, Kumar’ın, Latif’in izini sürmek ve ona suikast düzenlemek için Pakistan’daki mahalli suçlularla bağlantı oluşturmak suretiyle üçüncü ülkedeki bir işçi olan Muhammad Umair’i işe aldığını ortaya çıkardı.
Qazi, işe alınan mahalli suçluların Latif’i bulup takip edebildiğini, sadece kiralık katillerin infazı gerçekleştiremediğini ekledi.
“Bazı başarısız girişimlerden sonrasında, Muhammed Umair suikastı gerçekleştirmek için bizzat Pakistan’a gönderildi. Muhammad Umair, 9 Ekim 2023’teki ilk başarısız girişimden sonrasında, 11 Ekim 2023’te Shahid Latif’e suikast düzenlemeyi başaran beş hedef katilden oluşan bir ekip kurdu.”
Dışişleri bakanı ek olarak, kolluk kuvvetlerinin Umair de dahil olmak suretiyle hedef katilleri itiraf beyanlarına ve teknik delillere dayanarak yakaladığını ve 12 Ekim 2023’te Pakistan’dan kaçma tekliflerini engellediğini belirtti.
Qazi, bulgu ve katliam vakalarına karışan her insanın yakalandığını ve mahkemede yargılandığını söylemiş oldu.
Ek olarak FO’nun, tüm zinciri Hintli gizmen Yogesh Kumar’a bağlayan süreçte meydana getirilen işlemlere dair kanıtlara haiz bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Muhammed Riaz’a suikast
İkinci bölge dışı cinayetin ayrıntılarını paylaşan Qazi, Pakistan uyruklu Muhammed Riaz’ın öldürülmesine başka bir Hint ajanının karıştığını söylemiş oldu. Dışişleri bakanına bakılırsa Riaz, 8 Eylül 2023’te Rawalakot’taki bir camide sabah namazı esnasında suikasta kurban gitti.
Kolluk kuvvetlerinin, katil Muhammed Abdullah Ali’yi 15 Eylül 2023’te Karaçi’deki Cinnah Internasyonal Havalimanı’nda uçağa binerken takip edip yakaladığını söylemiş oldu.
Qazi, “Sorgulama, Muhammed Abdullah Ali’nin Hintli ajanlar Ashok Kumar Anand ve Yogesh Kumar tarafınca işe alındığını ve yönlendirildiğini ortaya çıkardı. Hintli ajanlar, Muhammed Riaz’ı bulması istenen Muhammed Abdullah Ali’yi işe almak için toplumsal medya uygulaması Telegram’ı kullandı.” dedi.
Ali’nin üçüncü bir ülkedeki aracılar vesilesiyle ödeme aldığını, kendisine tabanca ve cephane da verildiğini belirtti.
“7 Eylül 2023’teki başarısız girişimin arkasından Muhammed Abdullah Ali, 8 Eylül 2023’te Muhammed Riaz’ı öldürmeyi başardı” diye ekledi.
Sonrasında kolluk kuvvetleri, katili, destekçilerini ve kolaylaştırıcılarını Pakistan’ın çeşitli şehirlerinden elde etti ve dava bir mahkemede görülmeye başlandı.
Qazi, müfettişlerin, Ali’nin itiraflarına ve teknik kanıtlara dayanarak ülke içindeki ve üçüncü ülkelerdeki kolaylaştırıcıları süratli bir halde tespit ettiğini söylemiş oldu.
“Bu suikastları planlayan iki Hintli ajanın vakaya karıştığına dair elimizde belgesel, mali ve adli deliller var. Yogesh Kumar ve Ashok Kumar’ın geçişlik ayrıntılarını açıklıyoruz” diye ekledi.
Dışişleri bakanına bakılırsa Pakistan bu bağlamda ilgili üçüncü ülke hükümetlerine ulaşmıştı.
‘Vakalar Hindistan’ın büyüyen küstahlığını gösteriyor’
Qazi ek olarak yukarıda belirtilen bilgilerden çıkarılan neticeleri da paylaşarak, bu vakaların Pakistan’da Hindistan destekli terör eylemlerinin artan karmaşıklığını ve küstahlığını ortaya çıkardığını söylemiş oldu.
Vakaların, Kanada ve ABD de dahil olmak suretiyle öteki ülkelerde gün ışığına çıkan benzer vakalara uyduğunu ve Hindistan’ın yargısız ve bölge dışı katliam ağının küresel bir fenomen haline geldiğini açıkça gösterdiğini söylemiş oldu.
“Pakistan bir süredir yargısız infazların hedefi olmaya devam ediyor. Şimdi bu iki vakada da ortaya çıkmış olduğu benzer biçimde bu operasyonlarda artan bir karmaşıklığa şahit oluyoruz” dedi.
Qazi, Pakistan topraklarında vatandaşların öldürülmesinin yalnızca ülkenin egemenliğinin ihlali değil, bununla birlikte BM Şartı’nın da ihlali bulunduğunu söyleyerek, Hindistan’ın “internasyonal hukuku belirgin bir halde ihlal etmesi” sebebiyle internasyonal düzeyde hesap vermesi çağrısında bulunmuş oldu.
“Pakistan’ın egemenliğinin Hindistan tarafınca ihlal edilmesi kesinlikle kabul edilemez” diye altını çizdi.
Sonrasında Pakistan vatandaşlarına yönelik suikastlara ve öteki ülkelerdeki yargısız ve bölge dışı cinayetlere karışan katillerin, kolaylaştırıcılarının ve finansörlerinin hakkaniyet önüne çıkarılmasını talep etti.
Kapanış konuşmasında Qazi, Pakistan’ın halkını koruma ve egemenliğini güvence altına alma mevzusundaki kararlılığını sürdürdüğünü söylemiş oldu.
“Pakistanlıların ve Pakistan topraklarındaki herhangi bir yabancı uyruklu kişinin korunması Pakistan Hükümeti için yüksek bir önceliktir” dedi.
Bu iki vakadan birinin izleri, yasaklı Ceyş-i Muhammed’in (JeM) aktivisti Shahid Latif’in geçen yıl Ekim ayında Daska camisinde vurularak öldürülmesine kadar uzanıyor.
Pakistan, saldırının derhal arkasından terör faaliyeti yürüten ülkeyi “haydut ülke” olarak nitelendirdi.