Elon Musk, Twitter’ın logosunu değiştiriyor. Uygulama hemen hemen kapanmadı fakat bunun için üzülmekte problem yok

Anlaması zor olabilir fakat Twitter tam dokuz aydır can çekişiyor. Platform, Ekim 2020’de Elon Musk tarafınca satın alındığından beri, yavaş yavaş bozulması ve ilgisizliğe kayması, yol süresince birkaç göze çarpan an yaşattı. 17 Kasım akşamı, Musk’ın o denli oldukça çalışanı kovduğu ve Twitter’ın en dirimsel hizmetlerini çalışır durumda tutmak için arkasında muhtemelen artık kimse olmadığı haberlerinin Twitter’ı kasıp kavurduğu zamanı ele alalım. Yada Musk’ın eski başkan Donald Trump da dahil olmak suretiyle oldukça sayıda yüksek profilli yasaklı kullanıcıyı eski durumuna getirmiş olduğu süre. Ya da platformun doğrulama sistemini kırdığı ve arkasından onu para kazandıran bir özelliğe dönüştürerek etkisiz hale getirmiş olduğu an.
Peşinden, devamlı teknik aksaklıklar yaşandı: kopuk bağlantılar, hız limitleri, üçüncü taraf geliştiricilerle işbirliğinin sona ermesi. Hepsi – hem kültürel hem de teknik değişimler – platformla ilgili bir şeylerin temelden değiştiğine dair devam eden duyguya katkıda bulunmuş oldu.
Ve şimdi, son olarak, şu var: Tekrardan markalaşma şeklinde silinen Twitter’ın kendisinin sonu. Pazar günü Musk’ın direktifiyle sitenin adı, kim bilir kendine özgü, dili değiştiren platform adının zıttı olan “Twitter” olarak değiştirildi. Onun yerine: “X” harfi.
Bu yavaş, yorucu ölüm süresince, Twitter kullanıcılarının boğuştuğu temel duygulardan biri utançtır – tüm sinir bozucu süreçten bu şekilde etkilenmenin utancı. Ne de olsa Twitter “yalnız” bir toplumsal medya platformu. Onu sevmen gerekmiyor. Sağ?
ne yazık ki insan doğası bu şekilde çalışmıyor. Evet, insanoğlu Twitter’dan nefret etmeyi severdi ve onu sevmekten nefret ederdi fakat gene de aşk gerçekti. Kendimize Twitter hakkında fena hissetmenin aptalca bulunduğunu söylemek, Twitter kullanıcılarının senelerce uğraştığı bağlar ve bağlantılar kurmaya yönelik insan dürtüsünü yalanlıyor. Robotlara karşı sağlıksız düzeylerde duygusal bağlar oluşturan bir türüz. On yıldan fazla bir süredir milyonlarca insana dijital bir yuva olan bir toplumsal medya platformunun ani bir halde yok edilmesi karşısında tamamen mahvolmayacağımızı hakkaten düşünmüş müydük?
İnternet alanlarının “gerçek” olmasıyla boğuşmakta zorlanıyoruz. Onları gerçek yaşamdan daha azca mühim yada mühim olarak düşünürüz. Sadece gerçek şu ki, birçok insan için çevrimiçi olarak kurduğumuz bağlantılar, bizim için çevrimdışı olarak kurduğumuz bağlantılar kadar önemlidir. 2017’de meydana getirilen bir araştırma, çevrimiçi arkadaşlıkların arkadaşlık duygularını artırabildiğini ortaya koyarken, 2015’te dijital duygularla ilgili bir araştırma (gerçi Twitter’ın pazarlama ekibi tarafınca yürütülen bir emek harcama), Twitter yayınınızı okumanın, tweet atmanın ve etkileşimde bulunmanın duygusal bağlılığınızı mühim seviyede artırabileceğini buldu. Ve bu, pandeminin en kıymetli ilişkilerimizin çoğunu ekran süresine ve sanal mesajlaşmaya havale etmesinden ve Twitter’ı bir süredir olduğundan daha çok insan için daha mühim hale getirmesinden oldukça önceydi.
Yalnızca içinde ne olduğu açısından bile, Twitter’ın bir arşiv olarak kaybını düşünmek oldukça zor. Jack Dorsey, siteyi 2006’da kurdu, şu demek oluyor ki tweet’leri, hashtag’leri, gif’leri, mem’leri, videoları, resimleri, hikayeleri, DM’leri, grup sohbetlerini, ileti dizilerini, tartışmaları, alt tweet’leri, alıntı tweet’leri ve Kurultay Kütüphanesi’nin özetlemek gerekirse korumaya kıymet bulmuş olduğu öteki tüm içinde ne olduğu çalkalayan 200 milyon kullanıcının 16 yılı demek. Bu, somut olmayan şeylere bile dokunmuyor – kurulan sayısız insan bağlantısı, geliştirilen ustalaşmış ağlar, toplu olarak deneyimlenen sayısız sevinç, gülmece ve trajedi anları; her birimizin başına geldiği şekliyle senelerce gerçek zamanlı olarak anlatılan yaşam.
Bununla beraber, web kültürü ironi ile dolu olduğundan, en aşırı çevrimiçi olanlarımız, web topluluğu hakkında samimi duygularımızı iğneleme ve küçümseme ile ifade etmek için katı bir halde şartlandırılmış hale geldik. Sonuçta, web kültürü muhabiri Ryan olarak Broderick, Kasım ayında kaydettiği Twitter postmortem, “Bizim için mühim olan şeylere süre ayırdığımız fakat hem de aptalca saçmalıklarla dolu çevrimiçi alanlar.” Kim bilir kederin uygun ifadesinin paradoksal bir ifade bulunduğunu ileri sürdü: “Twitter’ın bu periyodu sonlandı ve bunun için üzülmekte problem yok, sadece bunun için mutsuz hissettiğin için kendini aptal benzer biçimde hissetmende de problem yok.”
Herhangi bir şey hissettiğiniz için aptalca duymak, bilhassa internette varsayılan olma eğilimindedir; utanmazlık kültürü çağlarında, bir şey hakkında aşırı samimi olmak, alay ve alay mevzusu olmaktır; samimi duygusallığa yan gözle bakılmalıdır, bilhassa de çevrimiçi olan herhangi bir şey söz konusuysa. Bu, mesela şu anlama gelebilir: kaplin ne kadar iyi olduğunuza dair bir feragatname ile Twitter hisleriniz yada gözlemlemek Twitter “yalnız bir cehennem sitesi değildi, bir cehennem eviydi.”
Bunların hepsi anlaşılabilir; ne de olsa, birazdan daha fazlası ile çekimli geliyor Gül mizahı. Sadece alay, haklarından yoksun bırakılmış bir üzüntü duygusuyla da sonuçlanabilir – toplumun gerçek bir yitik olarak kabul etmediği gerçek bir yitik yaşadığınızda kullanılan ruhsal bir terim. Gerçek üzüntü ve yas aşamaları devam eder, sadece başlangıçta mutsuz hissetmeniz gerektiğine dair itimat yoktur.
Gene de, herhangi bir web alanı içten saygımızı hak ediyorsa, o da öteki tüm toplumsal medya platformlarından daha oldukça “gerçek” bir kamusal alan benzer biçimde işlev gören Twitter’dır. Bu, tüm sonsuz ve çoğu zaman şaşırtıcı kullanımlarıyla hashtag’i doğuran platformdur. #ArapBaharı direnişinden #BlackLivesMatter’a ve #MeToo’ya kadar sayısız toplumsal hareketin yükselişine destek oldu. Hepsi iyi değildi — bkz. Gamergate, Pizzagate, QAnon ve ötekiler — sadece hepsi, emsalsiz bir halde önemliydi. Ünlülerin, doğrulanmış profesyonellerin, politikacıların, gazetecilerin, trollerin, botların, normların, alternatiflerin, aşırılık yanlılarının ve aradaki her şeyin birbirine karıştığı Twitter, hoi polloi’nin mavi çeklerle ekmek kırdığı yerdi. Bizlere ırkçıları kendi hashtag’leriyle trolleyen K-pop hayranlarını verdi. Şeffaflığı ve ağ oluşturma kabiliyeti, Twitter’ın Siyahi topluluğuna, oldukça özlenen Vine’ın bile (Twitter’a borçlu olduğumuz bir başka armağan) bile bahşedemeyeceği derin bir kamusal varlık, kültürel bir ehemmiyet kazandırdı. Bizlere covfefe ve köpek oranları ve at e-kitapları ve Nicki Minaj’ın kuzeninin arkadaşının testislerini ve matkaplarını verdi.
Twitter gibisi yok, tekrar da olmayacak.
Bu yüzden, eğer mümkünse, onun yerine ne konulacağını bilmek de zor olsa gerek. Birkaç on senedir internette olan çoğumuz, bir noktada daima ortalıkta olacakmış benzer biçimde görünen birden oldukça sitenin patlamasına şahit olduk. (AOL, Myspace, LiveJournal, Vine, Flickr, Yahoo’nun dokunduğu her şey, sıralama uzayıp gidiyor.)
Gene de internetteki hiçbir şey kalıcı değildir, hatta eski bunaltıcı yapılara en yakın görünen internet sayfaları bile. Bu süreksizlik varsayımına dayanarak, web platformlarında topluluk göçlerini inceleyen akademisyenler de dahil olmak suretiyle topluluk uzmanları, istikrarı sağlamanın en iyi yolunun kendi sunucularınıza haiz olmak ve birden oldukça yedekleme yapmak ve web ortamınızın yalnızca bir grup internet sayfası değil, kırılgan bir yaşam alanı bulunduğunu kabul etmek bulunduğunu savunuyorlar. Habitatınızın bir kısmı yok edildiğinde, iyileşmek için tüm ekosisteme güvenmeniz gerekir ve bu birazcık süre alabilir. Sadece deneyimli bir İnternet Yaşlısı olarak bile, Twitter’ın etkili bir halde değiştirilmesini neyin sağlayacağı düşüncesi beni şaşırtıyor. Twitter’ın “kamusal meydanı”, tacizin arttığı sadece ılımlılığın daima yanında büyümediği ve bundan dolayı kullananların Discord ve Telegram, hususi grup sohbetleri ve WeChat benzer biçimde yarı hususi alanlara giderek daha çok çekilmiş olduğu bir çağda giderek daha azca çekiciliğe haiz.
Bu silolar, platformlar ve ilgi alanları içinde dost bulmayı zorlaştırıyor; Twitter’ın şeffaflığı ve aranabilirliği olmadan, tutkularınızın bir kesitini paylaşan insanlara rastlamak yada son aşama hususi ilgi alanlarınıza derinlemesine dalmak daha zor olacaktır: Mesela, hem de sizi seven hep beraberce zorla dost olmak James McCardle’ın bacak seğirmesi “ABD’da Demokrasi” monologu esnasında ABD’daki Melekler, sizi benzer düşünen bacak sevenlerden oluşan gürültülü bir grup sohbeti yapmaya yönlendiriyor, deneyimden bahsettiğimden değil.
Hepimiz yabancılarla devamlı ve samimi etkileşimi arzu etmez, sadece dostlar içinde bile Twitter’ın yerini almak kolay olmayacaktır. Musk’ın Twitter’ın içini boşaltmasıyla ilgili en fena şey, eğer hakkaten çökerse, tüm toplulukların köklerinden sökülüp yerlerinden edilecek olmasıdır. Fandomlar, müstehcen topluluklar, sex işçileri ve eğitimciler ile queer ve trans alanlar benzer biçimde alt kültürler, büyük seviyede Twitter’da takma ad kullanma özgürlüğüne güveniyor. Sadece bu hem de, üstünde anlaşmaya varılan tek bir yedek platformda birleşmeye çalışmanın zorluğu düşünüldüğünde, tüm takma adlı arkadaşlarınızla platformlar içinde tekrardan bir araya gelmeyi zorlaştırır. Dil engellerini aşan gruplar için, Twitter’ın kolay “tweet’i çevir” düğmesinin kaybı, anadiliniz değilse bile ilgi alanlarınızı paylaşan insanlardan daha çok ayrılma anlamına gelir.
Kısaca evet, yas tutmak için bir sebep var. Gerçek şu ki, bu zor bir dönem: Twitter çökmese bile değişiyor ve muhtemelen arkadaşlarınızı, içeriğinizi ve anıları geri getirme kabiliyetinizi kaybedeceksiniz. Mutsuz olmak problem değil; Kızgın ve mahvolmuş olmak bile problem değil – hem kaybettiğimiz şey için hem de en baştan onu yitirmek zorunda olduğumuz gerçeği için. Ne de olsa biz, bu acayip üzüntü ve hatta bundan daha acayip bir suçluluk çuvalını elinde tutan son kullanıcılar, Twitter’ı asla reddeden yada önemsemeyen kişiler değiliz. Tam oradaydık – hala oradayız – sefil kuş uygulamasını sonuna kadar kıyamette kaydırıyoruz.
Bizlere bu kadar sevinç, hayal kırıklığı ve insanlıktan kesitler veren Twitter benzer biçimde alanlar haricinde internette başka neye kıymet vermeliyiz? Dijital ortamda, bunun benzer biçimde bozuk ve bir düzenleme düğmesine gereksinim duyan platformlarda bile bir araya gelen insanların bütünlüğü ve önemi için savaşım etmek haricinde başka ne mühim?
Aslolan yitik, hayatınızın oldukça fazla saatini çimlere dokunmak yerine bu cehennem kuşu uygulamasını kaydırarak geçirmeniz değil.
Onu yok eden insanoğlu bunu bir yitik olarak görmeyecekler.
Güncelleme, 24 Temmuz 15:25 ET: İlk olarak 22 Kasım’da gösterilen bu öykü, Twitter’ın X olarak tekrardan adlandırılmasını yansıtacak şekilde güncellendi.