Çin-ABD gerilimi tırmanıyor. Iyi mi azaltılacağını çözebilecekler mi?

0

ABD Birleşik Devletleri üstünde süzülen Çin casus balonu destanı geçen hafta medyanın dikkatini çekti ve ABD tarafınca imha edilmesi iki süper güç arasındaki ilişkide bir işaret anı şeklinde görünüyordu.

Aslına bakarsanız gerilmiş birkaç ay olmuştu. Balon açmazından derhal ilkin Washington, Çin anakarasındaki askeri varlığını genişletmek için büyük bir adım attı. ABD ve Filipinler, Amerikan ordusunun Filipinler’deki dört üssü daha kullanmasına müsaade eden bir anlaşmayı duyurdu. Bu, Washington’ın ikisi içinde herhangi bir çatışmanın en ihtimaller içinde bölgesi olan Asya-Pasifik’teki müdafa pozisyonunu oluşturmak için yapmış olduğu son hamleydi.

Filipinler ile meydana getirilen antak kalma, ülkelerin üst düzey diplomatları ve askeri yetkilileri Pekin’in Cenup Çin Denizi’ndeki saldırganlığını kınarken, ABD ve Japonya’nın geçen ay Okinawa’daki Amerikan askeri varlığını ve öteki birkaç müdafa önlemini ayarlayacaklarını duyurmasının peşinden geldi.

Ve Eylül 2021’de Washington, Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD’yi içeren yeni bir AUKUS müdafa ittifakının bir parçası olarak Avustralya’ya nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar sağlamayı kabul etti. Güvenlik ortaklığı hem de siber güvenlik, suni zeka ve kuantum hesaplama alanlarında işbirliğini de içeriyor.

Ayrıca, Çin’in zamanı topraklarının bir parçası bulunduğunu iddia etmiş olduğu Tayvan, iki ülke arasındaki en büyük çekişme noktası olmaya devam ediyor. Devrin Meclis Başkanı Nancy’den Pelosi’nin geçen yaz orayı ziyareti, Pekin’in ada civarlarında haftalarca devam eden düşmanca söylemlerine ve benzeri görülmemiş müdafa manevralarına niçin oldu ve Halk Cumhuriyeti, son yıllarda Tayvan çevresindeki askeri uçuşlarını mühim seviyede artırdı.

Peki Asya-Pasifik’teki durum ne kadar tehlikeli hale geliyor? Öğrenmek için, Washington merkezli bir fikir kuruluşu olan Atlantic Council’in GeoEconomics Center’da kıdemli bir araştırmacı olan Jeremy Mark ile konuştum. Mark daha ilkin CNBC Asia ve Wall Street Journal’da gazeteciydi ve Singapur, Tayvan ve Japonya’da yaşadı. Konuşmamızın bir dökümü, uzunluk ve netlik için düzenlendi.

Michael Bluhm

Asya-Pasifik’teki durum ne kadar değişken?

Jeremy Mark

Durum oldukça değişken, sadece bunun bir barut fıçısı bulunduğunu düşünmüyorum.

Bilhassa son on yılda Çin, Vietnam Savaşı’ndan bu yana bölgede alışılmadık bir dalgalanma yaratan adımlar attı. Çin, Japonya, Cenup Kore, Tayvan ve Filipinler’e diktatörlük yapmış oldu ve onları korkuttu. Çin’in Hindistan ile olan kara sınırında son iki senedir gerçekleştirdiği provokasyonlar askerlerin yaşamını kaybetmesine niçin oldu. Tüm bunlar, gerginliğin mühim seviyede tırmandığına işaret ediyor.

Bununla beraber, yaklaşan bir bölgesel yada ABD-Çin çatışması bulunduğunu düşünmüyorum. Tecim ve tecim devam ediyor. Tedarik zincirlerinin Çin ve ticari ortakları arasındaki entegrasyonu oldukça derin.

Çin şu anda Covid’in tesiri, ciddi bir emlak düşüşü, yüksek genç işsizliği ve öteki birkaç problem sebebiyle kendi ekonomisiyle derinden meşgul. Burası cenk çıkararak geleceğini tehlikeye atacak bir ülke değil.

Michael Bluhm

Filipin üslerinin bölgesel güvenlik açısından ihtimaller içinde neticeleri nedir?

Jeremy Mark

ABD neticeleri pozitif yönde görüyor. ABD’nin Çin’e karşı bölgesel savunmasında esasen bir boşluk vardı – bu boşluk şu anda bu anlaşmayla dolduruluyor.

Bu hem de Çin’e, provokatif eylemlerinin Filipinler’in bir zamanlar bölgesel güvenlik düzenlemelerinde haiz olduğu Amerikan yanlısı konumuna geri dönmesiyle sonuçlandığı mesajıdır.

Sadece Çin açısından bakıldığında, bu oynaklığı artırıyor. Tayvan’a en yakın ada olan Filipinler’in Luzon adasının kuzeyinde ABD askerlerinin bulunması, bazı durumlarda daha çok gerilime niçin olabilir.

Michael Bluhm

Bu antak kalma, Japonya ile meydana getirilen son antak kalma ve AUKUS denizaltı anlaşması şeklinde bölge ülkeleri ile bir takım yeni müdafa ilişkisinin yalnızca en sonuncusu. Washington’ın stratejisini burada iyi mi görüyorsunuz?

Jeremy Mark

Buna geçen hafta ABD ile Hindistan içinde bir teknoloji değişimi duyurusunu ve öteki bazı minik düzenlemeleri eklemek isterim. Hepsi, Asya’nın büyük bir bölümünde Çin’in duruşuyla ilgili derin endişenin altını çiziyor.

Son 10 yılda Japonlar, askeri politikaya yaklaşımlarını kökten değiştirdiler. Çin’e karşı daha yüksek bir müdafa seviyesine izin vererek Öz Müdafa Kuvvetlerine daha çok güç vermek için anayasalarını bile revize ettiler. Avustralya’nın, Çin’in Avustralya’nın ihracatı ve Solomon Adaları’ndaki eylemleriyle ilgili endişeleri var ve Canberra’nın nükleer denizaltı satın alma sonucu bu endişeyi yansıtıyor.

Tüm bunlar, birçok Asya ülkesi içinde, Çin’i ele almak için ABD ile ve birbirleriyle daha çok işbirliğine gereksinim duydukları mevzusunda kuvvetli bir düşünce birliğine varıyor.

Michael Bluhm

Çin’in bakış açısına bakalım. Çin’in Asya-Pasifik stratejisini iyi mi görüyorsunuz?

Jeremy Mark

Çin’in stratejisinin bir çok içe dönük. Çin Komünist Partisi, Xi Jinping döneminde ve öncesinde bir meşruiyet krizi yaşadı. Xi, iktidara geldikten kısa bir süre sonrasında yolsuzluğa karşı geniş çaplı bir baskı da dahil olmak suretiyle, bunu çeşitli şekillerde ele aldı. Çin hükümeti, kamuoyunu harekete geçirmek için milliyetçiliği – ve bilhassa ABD tehdidini – kullandı ve oldukça etkili oldular.

Daha geniş anlamda, Çin kendisini yükselen bir güç olarak görüyor. Retoriği, ABD’yi gerileyen bir güç olarak tasvir ediyor ve Çin’in dünya düzenindeki yerini tekrardan tanımlama zamanının geldiğini söylüyor.

Çin, merkezde Çin olmak suretiyle bölgesel bir tesir alanı oluşturmanın ve ekonomik ve askeri gücünün gelişimini ABD’nin Asya’daki tesirini azaltmak için kullanmanın önemini açıkça görüyor. Xi Jinping döneminde çok önemli bir güç elde eden Çin ordusu, oldukça daha çatışmacı bir müdafa politikası yürütmek için bundan giderek daha çok yararlanıyor.

Michael Bluhm

Kısa sürede bir Tayvan işgali yada bölgede bir cenk görmediğinizi söylediniz. Çin casus balonunun geçen hafta ABD üstünde uçuşu, ülkeler arasındaki gerilimi keskin bir halde artırdı. Bu vaka iki güç arasındaki dinamiği iyi mi etkileyebilir?

Jeremy Mark

Xi ve Biden birkaç ay ilkin Bali’de bir araya geldiler ve birlikteliğin etrafına korkuluklar koyabilecekleri yollar bulmaya çalıştılar. Dışişleri Bakanı Blinken’in geçen hafta sonu için planlanan ziyareti de bu sürecin bir parçası olacaktı. Balon vakası açıkça raydan çıktı [that].

İdeal olarak, iki hükümet bunun ötesine geçebilir ve bu tür vakaları sınırlamanın yollarını bulmak için tartışmalara devam edebilir. Sadece büyük seviyede Washington’daki siyasal isyan ve ABD’nin balonu düşürmesine Çin’de artan tepki sebebiyle çok önemli oranda belirsizlik var.

Michael Bluhm

Tayvan çevresindeki durum ne kadar tehlikeli?

Jeremy Mark

Kesinlikle tehlikeli, fakat yakın bir salgın görmüyorum. Çin’in bu tür bir işgali gerçekleştirecek askeri kapasiteye haiz bulunduğunu düşünmüyorum. Çin, bir işgalin kendi ekonomisine ve dünyadaki yerine vereceği zararın fazlasıyla bilincinde. Bir işgal durumunda yaptırımlar kesinlikle Çin’e zarar verir.

Bununla beraber Çin, Tayvan’a karşı harekete geçebilir, bunun en belirgin örneği ciddi bir ekonomik ablukadır. Geçen yaz bu yönde jestler gördük. Sadece genel olarak, bunlar Tayvan Boğazı’ndaki statükoyu bozacak eylemlerden oldukça uzaktır.

Çin’in yarı iletkenler şeklinde teknoloji için Tayvan’a oldukça bağlı bulunduğunu aklınızda bulundurmalısınız. Tayvanlı yatırım, bilhassa Çin ekonomisinin savaşım etmiş olduğu şu anda Çin için oldukça önemlidir. Bu ekonomik temel, Çin’in Tayvan’a yönelik tehdidi dikkate alınırken çoğu zaman göz ardı edilir.

Michael Bluhm

Öteki bölgesel güçlere geri dönelim ve onların bakış açılarından bahsedelim. Japonya, Avustralya ve Hindistan durumu iyi mi ele alıyor?

Jeremy Mark

Japonya, Hindistan ve – daha azca seviyede – Avustralya, Çin’in diktatörlük taktiklerinin tamamen kendi kendini baltaladığı ülkelerdir. Japonya, Çin yüzünden temel askeri politikalarını tamamen değiştirdi. Geçen yıl Japonya çevresindeki sularda Rusya-Çin ortak deniz tatbikatları şeklinde Senkaku Adaları -Japonların yönettiği sadece Çin’in hak iddia etmiş olduğu tenha adalar- açıklarında çatışmalar yaşandı ve bu vakalar Tokyo’da çıkarlarının ABD’ye bağlı olduğu mevzusunda oldukça azca kuşku uyandırdı. Washington.

Hindistan, ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan’ı içeren diplomatik ve askeri bir düzenleme olan Dörtlü Diyaloğu derinleştirmekle ilgilenmemişti. Sadece Himalayalar’daki Çin-Hindistan sınırındaki çatışmalar sebebiyle, Hindistan artık etken olarak Quad’a katılıyor. AUKUS denizaltı anlaşmasından ilkin Avustralya, Pekin’i yabancılaştırma mevzusunda oldukça davranışlarında ölçülü davranmıştı.

Laos, Kamboçya ve Myanmar şeklinde ülkeler Pekin’e meylediyor ve öteki ülkeler her iki süper güçle de iyi ilişkiler sürdürmeye çalışıyor. Malezya iyi bir örnektir; Singapur, ABD Birliği’nın limanını kullanmasına izin veriyor, sadece Çin’i kızdırmak için de elinden geleni yapmıyor.

Sadece genel olarak, Pasifik çevresindeki başlıca ülkeler ABD ile bağlarını güçlendirmeleri gerektiğine karar verdiler.

Michael Bluhm

Bölgede ABD ile Çin arasındaki güç dengesine bu kayma ne yapıyor?

Jeremy Mark

Askeri açıdan Çin, son 10-15 yılda oldukça daha kuvvetli hale geldi. ABD tek başına Çin ile askeri olarak yüzleşmek için baskı altında kalır, sadece Japonya, Cenup Kore, Hindistan ve Avustralya’nın askeri kapasitesini eklerseniz, o vakit Çin oldukça daha büyük bir şeyle karşı karşıyadır.

Sadece ABD ve Çin ekonomik olarak birbirine bağımlı. ABD, Çin’in üretim kapasitesine güveniyor ve Çin’in ABD pazarına ihtiyacı var. Çin, kendi ekonomisinin ve finansal sisteminin zorluklarından dolayı ABD teknolojisine ve finansına şiddetle gereksinim duyuyor.

Bunlar birbirine sıkı sıkıya bağlı ülkeler ve Çin’in yalnızca ABD’ye değil, Japonya, Cenup Kore, Tayvan ve diğerlerine de oldukça mühim bir bağımlılığı var.

Michael Bluhm

Bazıları ABD-Çin dinamiğini Soğuk Harp ile karşılaştırdı, sadece Soğuk Harp esnasında ABD ve SSCB’nin çatışmaları ele alma mevzusunda onlarca senelik deneyimi ve çatışmaları yatıştırma süreçleri vardı. ABD ve Çin’in bu şekilde bir sistemi var mı?

Jeremy Mark

Bu, ilişkide ciddi bir zayıflıktır. 2001 yılına geri dönerseniz, hotdog icra eden bir Çinli cenk pilotu, Çin’in güneyindeki sularda bir ABD casus uçağıyla çarpıştığında, ABD’nin Çin liderliği ile en üst düzeyde temas kurması oldukça fakat oldukça zordu. Sonraki yıllarda, yalnızca kriz etkileşimlerini değil, birlikteliğin çeşitli bölümlerinde emek verme düzeyindeki etkileşimleri geliştirmek için çaba yayınlandı.

Genel kanı, ilişkide, bilhassa de kriz yönetiminde hala büyük boşluklar olduğudur. Evet, Çin Dışişleri Bakanlığı ile ABD Dışişleri Bakanlığı içinde diplomatik kanallar mevcuttur. En üst düzeyde, ABD başkanının, ulusal güvenlik danışmanının ve dışişleri bakanının Çinli mevkidaşlarıyla etkileşime girdiğini görüyoruz. Sadece tüm emek verme ilişkileri ağı oldukça zayıf. Gördüğüm hiçbir şey, bir krizi önlemek için süreçlerin geliştirilmesinde mühim bir gelişme bulunduğunu göstermiyor.

Birbirinizle iyi mi konuşacağınızı bilmiyorsanız, işler bittiğinde iyi mi ciddi bir konuşma yapacaksınız?

Michael Bluhm, kıdemli bir editördür. sinyal. Daha ilkin Açık Piyasalar Enstitüsü’nde yönetici yazı işleri müdürü ve Beyrut’ta Daily Yıldız gazetesinde yazar ve editör olarak vazife yapmış oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir