Emek verme, yeni kan testinin düşükleri açıklayabileceğini ve önleyici tedavilere yol açabileceğini söylüyor

Danimarkalı araştırmacılar, düşükten sonrasında, hamileliğin beşinci haftasında kan testi yaptırmanın, bunun niçin bulunduğunu açıklamaya destek olabileceğini ve hatta önleyici tedavilere yol açabileceğini keşfettiler.
COPL isminde olan emek verme devam ediyor ve düşük yapmış ve Hvidovre Hastanesinin acil servisine başvuran tüm bayanlara fetüsün kromozomal anormallik olup olmadığını belirlemek için kan testi yapılıyor.
Proje, tedaviler geliştirmeyi, destek sağlamayı ve genel olarak gebelik kaybı ve hanım sağlığı ile ilgili soruları doğru bir halde yanıtlamak için veri toplamayı amaçlamaktadır.
Düşük, 10 hanımdan 1’ini etkisinde bırakır ve gebeliklerin doğurganlık yıllarında daha geç olduğu ülkelerde oranlar daha yüksektir. Düşüklerin yüzde 50 ila 60’ında olduğu şeklinde, fetüsün kromozomal bir anormalliği olup olmadığını bir kan testi belirleyebilir. Anormallikler bulunursa, doktorlar gelecekteki düşük riskini belirleyebilir ve bir tedavi planı geliştirebilir. Herhangi bir anormallik bulunmasa bile, doktorlar düşüğün nedenini belirlemek için cevaplar aramaya başlayabilir.
Emek verme, Danimarkalı jinekolog Henriette Safari Nielsen ve araştırma ekibi tarafınca yürütüldü ve İngiliz The Lancet dergisinde gösterildi. Safari-Nielsen, bu tür testlerin çoğu zaman bir kadının Danimarka’da üç düşük yapmasına kadar ve yalnızca onuncu gebelik haftasından sonrasında yapılması durumunda önerildiğini belirtiyor. Birisinin niçin gebelik kaybı yaşayabileceğini araştırmak için “bu 2023. Bir standart olarak akredite olmaktan fazlaca uzağız” diyerek uygulamayı değiştirmeyi umuyor.
Kopenhag civarlarındaki Hvidovre Hastanesinde devam eden bir çalışmanın parçası olarak, düşük yapmış ve acil servise başvuran tüm bayanlara kan testi yapılıyor. Şimdiye kadar yüzde 75’ten fazlası kabul etti. Kopenhag Gebelik Kaybı için COPL olarak malum proje 2020’de başlatıldı ve bugüne dek 1.700 hanımdan oluşan bir kohortla halen devam ediyor. Svarre Nielsen, bu projenin gebelik kaybı, çocuk doğurma ve genel olarak hanım sağlığı ile ilgili fazlaca çeşitli hastalıklar hakkında benzersiz bir veri tabanı oluşturacağını umuyor.
Üreme sağlığı alanında 20 yılı aşkın deneyime haiz Safari Nielsen, gebelik kaybı için tedaviler geliştirmeye heveslidir. Gebelik kaybının fazlaca yaygın bulunduğunu ve tüm gebeliklerin yüzde 25’inin gebelik kaybıyla sonuçlandığını belirtiyor. Bununla beraber, düşükten sonrasında çiftlerin ruh sağlığını desteklemeye yada açıklamalar bulmaya fazlaca azca odaklanıldı. İki evladı olmadan ilkin üç kez düşük icra eden Rikki Hemmingsen, projenin kendisine destek olmasını dilediğini belirtiyor. Emek verme bulgularının başkalarının da aynı şeyi yaşamasını engellemeye destek olacağını umuyor.
Hamilelik kaybı çoğu zaman cemiyet içinde tartışılmaz ve konuşulmuş olduğu vakit tepkiler utanç verici olabilir. Hemmingsen, “‘bu düzgüsel’ diyen her insanın durumu daha düzgüsel hale getirmediğini, başlarına gelenler hakkında azca ya da fazlaca mutsuz bulunduğunu” belirtiyor. Tabular, çiftlerin uygun tedavi görmesini de zorlaştırabilir. Hemmingsen, hamilelik kaybı mevzusunda daha çok açıklık ve düşük icra eden çiftlere yardım edebilecek profesyoneller için çağrıda bulunuyor.
Genel olarak, çalışmanın neticeleri sonunda dünya genelinde her yıl görülen 30 milyon kürtajın yüzde beşinin önlenmesine destek olabilir. Safari Nielsen, düşüğün nedenini belirleyerek ve tedaviler geliştirerek, her hamilelik kaybının acısını ve kederini mühim kılmayı ve daha azca kadının aynı şeyi yaşamasına destek olmayı umuyor.