Azca ilkin uzaydan bir bildiri geldi. Çözebilir misin?

Devrim durumunda bir SETI deneyi, dünyalıların uzaylılardan gelen bir sinyale iyi mi tepki verebileceğini bulmayı amaçlıyor.
Dünya dışı zekayı onlarca yıl aradıktan sonrasında, insanlık nihayet bugün uzaydan bir bildiri aldı. Dünyanın en iyi radyo astronomi gözlemevlerinden üçü, Mars’a yakın bir yerden gelen sinyali tespit etti. İçeriğinin şifresi hemen hemen çözülmedi.
Tamam, tamam, bildiri aslına bakarsak uzaylılardan değil. İnsanlar, iletimi uzaylılardan bir sinyal almayı simüle edecek şekilde ayarladı. Bunu bir kostümlü prova olarak düşünün – dünya dışı varlıklar hakikaten Dünya’ya bir bildiri iletirse iyi mi tepki vereceğimizi çoğumuz için bir talih.
Mesajı seyretmek ve kaydetmek için değişik uluslar beraber çalışır mı? Bilim adamları ve vatandaşlar onu sökmek için güçlerini birleştirir mi? Dünya dışı varlıklara yanıt verip vermeyeceğimize ve iyi mi yanıt vereceğimize kim karar verecek? Demokratik olarak mı karar vereceğiz yoksa otoriterliğe, güvensizliğe ve komplo teorilerine mi düşeceğiz?
Bu küresel tiyatro eylemi, evrende akıllı yaşam arayan önde gelen araştırma enstitüsü Search for Extraterrestrial Intelligence’da (SETI) Konuk Sanatçı olarak çalışan Daniela de Paulis’in buluşudur. “Uzayda Bir İşaret” adını verdiği bir projenin parçası olarak, de Paulis ve bilim adamlarından oluşan bir ekip, şifreli mesajın içeriğini geliştirdi.
Sonrasında Avrupa Uzay Ajansı’nın Mars’ın yörüngesinde dönen bir uzay aracı olan ExoMars Trace Gas Orbiter’a sinyali Dünya’ya iletmesi emirini verdi. Bugün SETI’nin California’daki Allen Telescope Array, Batı Virginia’daki Green Bank Gözlemevi ve İtalya’daki Medicina Radyo Astronomi İstasyonu gözlemevi tarafınca yakalandı.
Şimdi mesajın kodunu çözmek halka kalmış. Yorum üstünde çalışan hepimiz bulgularını projenin Discord sunucusunda ve internet sayfasında gönderebilir. Asla filmden Ellie Arroway olmayı hayal ettiyseniz Temas etmek, şimdi senin şansın. Orada ol!
Sadece bir mayın tarlasına girdiğinizin bilincinde olun. Stephen Hawking ve Elon Musk şeklinde figürler, dünya dışı varlıklarla hakikaten yazışma kurarsak -ilk kimin iletişime geçtiğinden bağımsız olarak- bunun insanlık için büyük bir risk oluşturabileceği mevzusunda uyardılar. Hakikaten de, bigün düşmanca uzaylılar bizi fark ederse, bu yalnız insan türü için değil, Dünya üstündeki her tür için varoluşsal bir tehdit oluşturabilir.
Uzaylılarla İletişim Oluşturmak İyi Bir Düşünce mi?
1997 filmimizde Temas etmekradyo astronomları antenlerini gökyüzüne doğru yukarı bakan dev kulaklar şeklinde işaret ederek eylemsiz bir halde uzaydan gelen bir mesajı dinlerler. Sadece gerçek dünyada, bilim adamları kimi zaman fazlaca daha yürekli davrandılar ve dünya dışı yaşamı aramak için etken olarak yıldızlara çağrıldılar.
1974’te astronomlar Porto Riko’daki Arecibo radyo teleskopunu kullanarak bir sinyal gönderdiler. Galaksimizde parlak zeka yaşamın var olma olasılığını kestirmek için meşhur “Drake denklemini” buluş eden Frank Drake, mesajı yazan gökbilimci Carl Sagan’ın yardımıyla mesajı yazdı. Temas etmek ve SETI’yi popüler hale getirdi.
Ileti ikili kodla yazılmıştı – bir takım birler ve sıfırlar – ve dinleyen herhangi bir uzaylı tarafınca anlaşılabilir olması umuduyla tasarlandı. Amaç onlara, Dünya’nın güneş sistemimizdeki konumu, insan nüfusunun büyüklüğü, insan vücudunun şekli ve DNA’nın çift sarmal yapısı şeklinde hakkımızda bazı temel bilgiler vermekti.
Arecibo mesajı iletildikten sonrasında bazı bilim adamları, internasyonal danışma ve onay olmadan yayınlandığından endişelerini dile getirdiler. Dünyalılar için bu kadar derin neticeleri olan kararların daha demokratik bir halde alınması icap ettiğini savundular. Drake’in bile mesajı ilettiği için pişman bulunduğunu söylediği bildirildi.
O zamandan beri, transferin eleştirmenleri giderek daha çok ses çıkarmaya başladı.
1980’lerin sonunda, SETI’deki bilim adamları, uzaylıları bulursak ne yapacağımıza dair en iyi uygulamaları listeleyen bir tespit sonrası protokol tasarladılar. İlkelerinden biri şudur: “Uygun internasyonal istişareler yapılana kadar dünya dışı zekanın bir sinyaline yada öteki kanıtlarına cevap gönderilmemelidir.” Uzay Yasası onaylandı. Sadece, bağlayıcı düzenleyici bir gücü yoktur.
2010 senesinde fizikçi Stephen Hawking, varlığımızı dünya dışı varlıklara tanıtmanın risklerini dile getirdi: “Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse, netice, Kolomb’un ABD’ya ayak basmasına benzer, bu Kızılderililer için pek iyi bitmedi” dedi. Hawking’in kampındaki bilim adamları, uzaylıların bizlere zarar vermek için şiddetli niyetleri olması gerekmediğini sık sık tartışırlar; Mesela, bizi karıncaları gördüğümüz şeklinde görebilirler – başka bir şeye giderken üzerimize basarlar ve hiçbir şey düşünmezler.
Dünya dışı varlıklara bildiri gönderilmesini korumak için çaba sarfeden bilim adamları ise endişenin yersiz olduğuna inanıyor. SETI’de uzun seneler çalışmış bir astrobiyolog olan Douglas Vakoch, 2015 senesinde kendi organizasyonu olan Messaging Extraterrestrial Intelligence’ı (METI) oluşturmak için ayrıldı. SETI şeklinde akıllı yaşam emareleri için yıldızları taramak yerine METI, kuvvetli teleskoplardan radyo sinyalleri yayınlayarak dünya dışı varlıklarla proaktif bir halde yazışma kurmaya çalışıyor.
Vakoch, 2019’da bana “Hawking ile ilgili olarak,” demişti, “kaçırılmış olduğu kilit nokta, bizlere zarar verebilecek herhangi bir medeniyetin burada olduğumuzu tv ve radyodaki kazara sızıntılarımızdan aslına bakarsanız bildiğiydi.” Gerçeğe atıfta bulunuyordu şundan dolayı televizyonumuz yayınlar ve radyo yayınları devamlı olarak Dünya’dan uzaya akıyor, uzun süreden beri uzaylılar tarafınca tespit edilebilecek kasıtsız mesajlar gönderiyoruz.
Sadece kasıtlı yayınların karşıtları bunun yanıltıcı bulunduğunu korumak için çaba sarfediyor. Evet, sinyallerimiz onlarca senedir uzayda yüzüyor, sadece zayıflar ve belirli bir şeye yönelik değiller. Bir radyo teleskopundan hedeflenen bir iletim, fazlaca daha kuvvetli ve daha hedefli olacak ve uzaylıların onları daha kolay tespit etmelerini elde edecektir – bir fısıltı ile bir feryat arasındaki fark.
İstatistiksel olarak, sinyallerimizi algılayabilen ve bunlara cevap verebilen dünya dışı bir uygarlığın bizlerden daha yaşlı ve teknolojik olarak daha gelişmiş olması muhtemeldir. Yalnız ortalama 100 senedir radyo sinyalleri gönderiyoruz, bu yüzden bir yüzyıldan daha azca bir süredir radyo teknolojisini kullanan bir uygarlık tarafınca yakalanma şansları fazlaca düşük. İletimi eleştirenler, bu güç farkının onu dünya dışı uygarlıkların dikkatini çekme mevzusunda ürkütücü bir olasılık haline getirdiğini şundan dolayı onların güçlerini özgecil bir halde kullanacaklarını varsayamayacağımızı söylüyor.
İlgili riskin büyüklüğü hakkında ne kadar fazlaca düşünülürse, dünya dışı varlıklarla yazışma kurup kurmama ve iyi mi yazışma kuracağımız seçiminin belirli bir grup insana bırakılmaması gerektiği o denli açık hale geliyor. Uzay araştırmaları etiği mevzusunda uzmanlaşmış bir antropolog olan Kathryn Denning, 2017’de The New York Times ile yapmış olduğu bir röportajda bunu şu şekilde açıkladı: “Benim fikrim niçin Namibya’daki 6 yaşındaki bir kızınkinden daha mühim olsun? İkimiz de tamamen aynı oranda riske atıldık.”
SETI araştırmacıları, Elon Musk ve ötekiler tarafınca 2015 senesinde gösterilen bir bildiri aynı eleştirileri yineledi: “Gösterim yapmış olup yapmama kararının, bazılarının isteklerine bakılırsa değil, küresel bir düşünce birliğine dayanması gerektiğine inanıyoruz.” erişimi olan daha azca insan kuvvetli yazışma cihazlarına” dedi. “Bu faaliyete daha çok katılmadan ilkin geniş bir temsili organda canlı bir internasyonal tartışmayı şiddetle teşvik ediyoruz.”
Şimdiye kadar, yabancılarla iletişimi düzenleyen “geniş bir temsil organı” yoktur. Sadece uzaydan yeni gelen haberler ümit ederim internasyonal bir tartışmayı ateşler. Kısa sürede küresel bir düşünce birliğine varılması pek mümkün olmasa da, yanıtlar ilk temasa cevap vermek için internasyonal bir protokolün geliştirilmesine destek olabilir.