AGP Awan, tam mahkeme SC yasa duruşmasına devam ederken argümanlarını sunuyor
İSLAMABAD: Yüksek Mahkeme, 2023 tarihindeki Yüksek Mahkeme (Uygulama ve Usul) Yasasına itiraz eden dilekçelerin duruşmasına tekrardan başladı.
Pakistan Başyargıcı (CJP) Qazi Faez Isa liderliğindeki tam mahkeme heyeti, Yargıç Sardar Tariq Masood, Yargıç Ijaz Ul Ahsan, Yargıç Syed Mansoor Ali Shah, Yargıç Munib Akhtar, Yargıç Yahya Afridi dahil olmak suretiyle Yüksek Mahkeme’nin 15 yargıcının tamamından oluşuyor. Yargıç Aminuddin Khan, Yargıç Sayyed Mazahar Ali Ekber Naqvi, Yargıç Jamal Khan Mandokhel, Yargıç Muhammad Ali Mazhar, Yargıç Ayesha A. Malik, Yargıç Athar Minallah, Yargıç Syed Hasan Azhar Rizvi, Yargıç Shahid Waheed ve Yargıç Musarrat Hilali davayı görüyor.
Duruşma devlet televizyonu PTV’den canlı olarak yayınlanıyor. Bu, duruşmanın beşinci canlı yayını.
Dilekçe sahiplerinin tamamı savunmalarını tamamladı ve mahkemenin duruşmaları bugün sonuçlandırması beklendiğinden şimdi Pakistan Başsavcısı (AGP) Mansoor Usman Awan kürsü önünde tartışıyor.
Bugünkü duruşma
Mahkeme toplandığında AGP Mansoor Usman Awan kürsüye gelmiş olarak tartışmalarına başladı.
AG kürsüye çıktığında CJP Isa, “Sen sonuncusun fakat en önemlisisin,” dedi.
AGP, duruşma esnasında yöneltilen üç soruya cevap vereceğini söylemiş oldu.
“191. maddeyi ve yargı bağımsızlığını konuşacağım” dedi.
AGP, Parlamentonun kadronun hakimi olması, temyiz hakkı ve tam mahkeme sonucuna karşı temyiz meselesi hakkında tartışacağını söylemiş oldu.
Awan, üst mahkeme yargıçlarına hitaben, “14, 20, 22 ve 28. maddelerde yer edinen temel haklar yasaya uygun olarak kullanılmaktadır” dedi.
Hususi yaşamın gizliliği hakkının kanunla düzenlendiğini ifade eden Erdoğan, Meclis’e yasa yapma yetkisi veren 191. maddeden de bahsetti.
“Siz 191. maddedeki kanun kelimesinin öteki anayasa hükümlerindeki kullanımından değişik bulunduğunu mu söylüyorsunuz?” baş yargıç AGP’ye sordu.
AGP, Vatana İhanet (Ceza) Yasası ve Informasyon Edinme Hakkı Yasasına ilişkin yasa çıkarma yetkisinin anayasal hükümlerden kaynaklandığını söylemiş oldu.
Parlamentonun bu kanunlarda Federal Yasama Listesine dayanmadığını belirtti.
“Anayasa’nın yürürlüğe girmesinden bu yana 191. maddede herhangi bir değişim yapılmadı” diyen Erdoğan, söz mevzusu maddenin değiştirilmemesinin yargı bağımsızlığını güvence altına aldığını altını çizdi.
Yargıç Akhtar, 1956 Anayasası’na gore kuralların onaylanmasının cumhurbaşkanının yada genel valinin elinde bulunduğunu belirtti.
“Size gore TBMM’nin kuralları değişiklik yapma yetkisi var. Eğer iddianız kabul edilecekse, o süre Meclis niçin bundan ilkin SK kurallarını onaylamadı?” apeks mahkemesi yargıcı Awan’a sordu.
AGP, “Yetkiyi kullanmak Parlamentonun yetkisinin sona erdiği anlamına gelmez” diye yanıtladı.
Parlamentonun 191. maddeyi değiştirmemesinin yetkisinden vazgeçmiş olduğu anlamına gelmediğini de sözlerine ekledi. “191. madde, Uygulama ve Usul Kanununun yapıldığı kanun kelimesini içermektedir.”
Yargıç Ahsan, SC yasasının yargının bağımsızlığını etkilediğini belirtti.
“Anayasa’da hukuk kelimesi 200 kez geçiyor, aynı anlama mı gelecek?” dedi Awan’ı sorgulayarak.
Hakime cevap veren AGP, yasaların ya Parlamento ya da hakimler tarafınca yapıldığını söylemiş oldu.
Yargıç Akhtar, 8. madde uyarınca temel hakları ortadan kaldıran bir yasanın olamayacağını belirtti.
Sadece AGP, Parlamentonun 191. Madde kapsamında yasama yetkisine haiz bulunduğunu söylemiş oldu.
“Parlamento yargı bağımsızlığına karşı yasa çıkaramaz” dedi.
Yargıç Ahsan, “Aslolan problem yargının bağımsızlığıdır” diye sordu.
Yargıç Mandokhail, söz mevzusu yasanın yargının bağımsızlığını zayıflattığını mı, yoksa artırdığını mı sordu.
AGP, yasanın yargı bağımsızlığına aykırı olmadığını belirterek, “Bu sorulara kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkesine gore cevap vereceğim” yanıtını verdi.
“Bay. Sayın Başsavcı, bu sözler bir tek kanun değil, bununla beraber kanuna da tabidir” dedi Yargıç Minallah.
Yargıç Akhtar, 191. maddenin değişik bulunduğunu ve bahsettiğiniz öteki maddelerin değişik bulunduğunu belirtti. “Atıfta bulunduğunuz maddeler temel haklardır.”
AGP buna cevaben, yetkiyi kullanmama talebinin Parlamento’nun yetkisinin sona ermesi olarak yorumlanamayacağını söylemiş oldu.
‘İl meclisi niçin yasa çıkaramıyor?’
Yargıç Akhtar AGP’ye eyalet meclisinin niçin yasa çıkaramadığını sordu.
HSK, Anayasa yapıcıların Parlamento yada Hukuk kelimesini bilgili olarak kullanmalarına ilişkin bir sual yöneltti.
Anayasayı gerekseme duyulduğunda kullanılabilecek kuvvetli bir kitap olarak oluşturduklarını sözlerine ekledi.
Yargıç Mazhar, AGP’ye 191. maddede “hukuk” kelimesinin iyi mi kullanıldığını sordu.
Awan, “191. Maddede kanun, Parlamento sonucu anlamına gelecektir” diye yanıtladı.
Yargıç Ahsan, Anayasayı hazırlayanların herhangi bir yasa çıkana kadar SC’nin kendi kurallarını koyacağını da söyleyebileceğini belirtti.
“Çerçevecilerin niyetinin, SC kurallarının mevzuatla değiştirilebileceği açık değil” diye ekledi.
Yargıç Ahsan, 191. Maddenin hiçbir yerinde yasa çıkarılacağına ve buna gore kurallar konulacağına dair bir yazı bulunmadığını söylemiş oldu.
AGP, “191. Maddedeki kanun kelimesi 1956 kurallarını içermiyor” dedi.
HSK İsa, Anayasa’nın mahkeme kararının da hukuka uygun olacağından nerede bahsettiğini belirtti.
Mahkeme kararlarına uymak ve bunların uygulanması esastır” dedi.
“Kaide koyma yetkisi anayasa tarafınca yürütme, yargı ve Parlamentoya verilmiştir. Yürütme kuralları ve Parlamento kanunları mıdır?” Yargıç Ahsan sordu.
AGP hemen sonra yürütme ve Parlamento kurallarının hukuk statüsünde bulunduğunu belirtti. “Kurallar kanundur sadece 191. maddede kullanıldığı şekliyle kanun olarak adlandırılamaz.”
“Yargıtay’ın son kararları 1980’de çıktı, demek ki Meclis 43 senedir uyuyor?” Yargıç Naqvi sordu.
Awan, Yüksek Mahkeme’de bekleyen davaların artması durumunda Parlamentonun yeni bir yasa çıkarmak zorunda kalabileceğini söylemiş oldu.
Yargıç Afridi, hem Yüksek Mahkeme’de hem de Parlamento’da hatalar bulunduğunu söylemiş oldu.
“SC bir kurum ve bir Titanik, iyi mi aynı anda oraya buraya döndürülebilir?” dedi.
“Parlamento niçin bu kadar yıl sonrasında bu yasayı çıkarmayı hatırladı? TBMM’nin çıkardığı mevzuatın amacı ferdin yetkilerini bölmek miydi?” Yargıç Mandokhail AGP’ye sordu.
Anayasa’da kürsüye kimin çıkacağının belirtilmediğini de sözlerine ekledi.
‘Parlamento, SC birbirinin düşmanı değil’
Baş yargıç, ne Parlamentonun ne de Yüksek Mahkemenin birbirini düşman olarak görmediğini söylemiş oldu.
“Yaşa ve yaşat” fikrinde ısrar ederek, “Parlamento ile Yargıtay’ı birbirine düşürmeyin” dedi.
“Niçin birbirimizin kurumlarını negatif görüyoruz? Niçin bir kurumun öteki bir kurumun iyileştirilmesine yönelik yasa çıkardığı söylenemez?” CJP Isa sorguladı.
Kendisi, mahkemenin tamamının kararda geleceğe ilişkin her şeyi yazması durumunda davaların uzun solukta etkileneceğini ileri sürdü.
“Geleceği bırakın ve önünüzde ne olduğuna bakın.”
Kanun
Kanun, baş yargıç da dahil olmak suretiyle kıdemli yargıçlardan oluşan üç üyeli bir komiteye anlık bildirimde bulunma yetkisini veriyordu. Ek olarak, üst mahkemede saydam yargılama yapılmasını amaçladı ve temyiz hakkını da içeriyor.
Heyetlerin oluşturulmasıyla ilgili olarak Kanun, üst mahkeme önündeki her dava, mevzu yada itirazın, HSK ve en kıdemli iki yargıçtan oluşan bir komite tarafınca oluşturulan bir kurul tarafınca dinleneceğini ve karara bağlanacağını belirtiyordu.
Komite kararlarının çoğunlukla alınacağı açıklandı.
Yüksek mahkemenin aslolan yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili olarak Kanun, Madde 184(3)’ün kullanımını gerektiren herhangi bir mevzunun ilk olarak komitenin önüne getirileceğini belirtiyordu.
Kanun, Anayasa’nın yorumlanmasının lüzumlu olduğu mevzularda komitenin minimum beş yüksek mahkeme yargıcından oluşan bir kurul oluşturacağını belirtiyordu.
Madde 184(3)’ün yargı yetkisini kullanan bir üst mahkeme heyeti tarafınca verilen herhangi bir karara yönelik itirazlarla ilgili olarak Kanun, temyizin heyetin emrini takip eden 30 gün içinde daha büyük bir SC heyetine yapılacağını belirtti. Temyizin 14 günü geçmeyecek bir süre içinde görüşülmek suretiyle kararlaştırılacağını da sözlerine ekledi.
Mahkeme, bu temyiz hakkının, 2023 tarihindeki SC (Uygulama ve Usul) Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden ilkin Madde 184(3) kapsamında haklarında karar verilen mağdur kişileri de geriye dönük olarak kapsayacağını, sadece temyizin bu şekilde uygulanacağını da ekledi. Kanunun yürürlüğe girmiş olduğu tarihten itibaren 30 gün içinde başvuruda bulunulmuştur.
Kanun ek olarak, bir partinin Anayasa’nın 188. maddesi uyarınca araştırma başvurusunda bulunmak suretiyle kendi seçeceği avukatı atama hakkına haiz olacağını da belirtti.
Ek olarak, bir niçin, temyiz yada mevzu kapsamında meydana getirilen, aciliyet talebinde bulunan yada geçici önlem talep eden bir başvurunun, yapıldığı tarihten itibaren 14 gün içinde duruşmaya hazır hale getirileceğini belirtmektedir.