Yeni Zelanda’da tazminat almak için gerekenler

0

Māori, İngiliz Kraliyetinden arazi ve nakit ödemeler şeklinde tazminat alıyor.

Yeni Zelanda hükümeti, ülkenin ırk ilişkilerinin pembe bir resmini çizmek için onlarca yıl harcadı. Bir milletvekiline bakılırsa, İngilizler ulusu hiçbir süre “fethetmedi yada ilhak etmedi” ve ülkenin yerli Māori’si “daima İngiliz İmparatorluğu’na sadıktı”. Sadece bu hoş tasvir yanlış bir anlatıydı.

Gerçekte, İngilizler 19. yüzyıl süresince Māori topraklarını yağmaladı ve onları yerinden etme, hastalık ve cenk yöntemiyle neredeyse ortadan kaldırdı. 1840’ta İngilizler ve Māori, sonunda toprak yitirilmesine ve yabancılaşmaya neden olan – Māori’nin toprakla olan mukaddes ilişkisini zayıflatan ve kültürel kimliklerini kaybetmelerine yol açan bir antak kalma olan Waitangi Antlaşması’nı imzaladı. 20. yüzyıla kadar Māori, fena barınma koşullarıyla boğuşuyordu; Māori olmayanlara kıyasla yüksek hapsedilme oranları ve azca zenginlik; ve sıhhat, eğitim ve istihdam fırsatlarında fena sonuçlar.

Sadece işler 1970’lerde değişmeye başladı. Dillerini ve topraklarını geri almak için bir Māori rönesansı şehirlerde ve kasabalarda büyüdü. 1975’te Māori aktivistleri, İngilizleri Māori toprak gasplarını durdurmaya çağıran, ülkenin Şimal Adası’nın ucundan altına kadar uzanan kara yürüyüşünü yönetti.

Yürüyüş bir dönüm noktasıydı. Māori aktivizmi eşi benzeri görülmemiş bir şeyin kapısını araladı: British Crown eylemi. Kraliyet, hükümetin Aotearoa (ülkenin orijinal Māori adı) üstündeki Māori egemenliğini iyi mi ihlal ettiğini araştıracak ve Māori’ye bar ve arazi yerleşimleri yada tazminat şeklinde tazminat verecek bir mahkeme kurdu.

Bugün mahkeme, hem çağıl İngiliz yasadışılık davalarını hem de Waitangi Antlaşması’na kadar uzanan davaları araştırıyor. Kraliyet, Māori’ye zarar vermenin sorumluluğunu üstüne almak için araziyi geri veriyor, Māori kabilelerine tazminat olarak milyarlarca dolar dağıtıyor ve halka açık bir özür yayınlıyor. Bu tazminat programına milyarlarca dolar akıtan Yeni Zelanda, bu tür kefaret ve tazminatta dünya lideridir. Māori kabileleri yerleşim yerlerini iş fırsatlarına, sıhhat programlarına ve eğitime yatırım yapmak ve toprakla ilişkilerini tekrardan oluşturmak için kullandı.

Yitik Bölüm’ün bu son kısmı, bu yerleşim yerlerinin niçin çığır açıcı ve son aşama karmaşık bulunduğunu inceliyor. Bir çok kabile için, alınanların kovasında yalnız bir damlayı temsil ediyorlar. Ötekiler için süreç uzun ve engellerle dolu. Video bununla beraber ABD Birleşik Devletleri’nin Yerli Amerikalılar ve daha ilkin ABD Birleşik Devletleri’nde köleleştirilmiş olanların soyundan gelen Siyah Amerikalılar için tazminatlar hakkında neler öğrenebileceğini araştırıyor.

Vox’un tazminat kapsamı ve üzerinizdeki tesiri ile alakalı düşüncelerinizi bizlere bildirin. Anketimize katılın.

Bu seri, Robert Wood Johnson Vakfı’nın Multiplier tarafınca finanse edilen bağımsız bir girişim olan Canopy Collective’e verdiği bir bağışlama ile mümkün olmuştur. Tüm Vox raporları editoryal olarak bağımsızdır ve gazetecilerimiz tarafınca hazırlanmış olur. İfade edilen görüşler ne olursa olsun Canopy Collective yada Robert Wood Johnson Foundation’a ilişkin değildir.

Canopy Collective, sistemik ırkçı sertliği sona erdirmeye ve iyileştirmeye kendini adamıştır. Multiplier, sıhhatli, sürdürülebilir, dirençli ve adil bir dünyayı korumuş olan ve teşvik eden girişimlerin tesirini hızlandıran, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Robert Wood Johnson Vakfı, ABD Birleşik Devletleri’nde sıhhat ve sıhhat eşitliğini geliştirmek için çalışıyor.

Missing Chapter’ın birinci ve ikinci sezonlarını buradan izleyin. Bu video ve tüm Vox videoları YouTube’da bulunabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir