The Fraud incelemesi: Zadie Smith’in tamamen çağdaş Viktorya süreci romanı

0

Zadie Smith’in zarif yeni romanının ortasında DolandırıcılıkSmith bizlere çarpıcı bir izahat sunuyor. Bir davanın merkezinde yer edinen ve şu anda onun adına düzenlenen bir mitingde kalabalığın karşısına çıkan adam hakkında yazıyor.

Smith, “Rüzgar hareket ettikçe hareket eden bir insanın burada olduğu derhal görüldü” diye yazıyor Smith, bu durumu karakterize eden soğukkanlı, nazik yargılayıcı düzyazıyla. Dolandırıcılık. “Merkezi olmayan, duruma bakılırsa her yöne itilebilecek bir adam. Sulu gözler onun derinliğini aştığını açıkça ortaya koyuyordu. Fakat bununla beraber bu kalabalıktan hoşlandığını ve eğer onlar bu kadar kuvvetli hissediyorlarsa onların inançlarına inanmaya istekli bulunduğunu da belirtmişti. … Aslen iş o noktaya gelirse, o yapmış oldu inanmak! Aslen her insanın ondan kuşku duyması büyük bir rezaletti! Fakat gene de: Ya onu bulurlarsa?”

Paragraf, Donald Trump’ın ruhunun şimdiye kadar okuduğum en kati ve en lanetleyici portresi: boşluk, kayıtsızlık, kişinin kendi yetersizliğinin bilgisi, gün ışığında bakılmayacak kadar ürkütücü. Sadece bu resmi olarak Trump ile ilgili değil.

Smith’in burada tanımladığı adam, 1860’lı ve 70’li yılların çoğunu kendisinin bir baronun oğlu Sir Roger Tichborne bulunduğunu kanıtlamaya emek harcayarak geçiren gerçek bir tarihsel kişiliktir. Aslen onun (Smith’in bakış açısına haiz karakterinin de oldukça iyi bilmiş olduğu benzer biçimde) Arthur Orton isminde hiçbir önemi olmayan bir kasap olduğu neredeyse kesindi. Britanya’nın işçi sınıfları için, Orton olarak malum Tichborne Davacısı, sonunda başarıya ulaşan ve aristokrasinin saflarına doğru yolunu gören çalışan insanın sembolü haline geldi. Onu seviyorlardı, zira çoğunlukla onlardan biri olmadığı mevzusunda ısrar ediyordu.

Kalabalığa olan sevgisi, kürsüdeki gülünç hazırcevaplık yapma becerisi, kendisinin hususi bir bağlılığı olmadığı popülist bir davayı somutlaştırma kabiliyeti ile bu sahtekarlıkların en açık örneği olan Tichborne Davacı’dır. DolandırıcılıkTrump yıllarında yazılan ilk Zadie Smith romanı. Sadece daha azca belirgin olan öteki sahtekarlıklar, kendileri de dahil olmak suretiyle etraflarındaki her insana yalanlar fısıldayarak sayfaları dolduruyor.

Merkezinde Dolandırıcılık Hanımefendi Touchet, merhum kocasının kuzeninin hizmetçisi olarak çalışan, kısıtlı koşullar altında sert ve keskin dilli bir beyefendidir. Hanımefendi Touchet’in işvereni William Ainsworth, üretken ve söylenenlere bakılırsa çok kötü bir Viktorya süreci romancısıdır. Kariyerinin zirvesinde olan Ainsworth, Charles Dickens’ı geride bıraktı; ölümünden sonraki 30 yıl içinde neredeyse unutulmuştu. Ainsworth, bu romanın en açık sahtekarlıklarından bir diğeri: Edebiyatçı kılığına giren, egosunu okşayan öteki romancılarla dostluklarını sürdüren basit bir yazar.

Hanımefendi Touchet, “Genel anlamda öğleden sonrasında yirmi sayfa yazıyordu” diyor. “Devamlı her satırdan tamamen memnun görünüyordu.”

Hanımefendi Touchet, karakteristik olarak Ainsworth’un yazma kabiliyeti mevzusunda net görüşlüdür, sadece gene de ona karşı şefkatlidir. Gençliklerinde beraber kırbaç ve iplerle oynarlar; yaşlılıkta dostça tartışırlar. Dünyada onu hakikaten tanıyan tek kişinin kendisi bulunduğunu düşünüyor zira bu romanın 40 senelik kapsamı süresince onu yalnızca kendisi tanıyordu.

Sadece Hanımefendi Touchet, Ainsworth’tan bile hem büyük hem de ufak sırlar saklıyor. Arkadaşı olarak, yazılarından ne kadar hoşlanmadığını ona asla söylemez. Hizmetçisi olarak, kendisinin uygunsuz bulmuş olduğu seçimleri yapmasını engellemek için onu bir sürü ufak beyaz yalanla yönetiyor. En önemlisi, Ainsworth’e ölen karısı Frances’e aşık bulunduğunu ve Frances’la da yattığını asla söylemez.

Hanımefendi Touchet’in, öteki bayanlara duyduğu gizli saklı çekiciliğin kendi sahtekarlığı bulunduğunu düşünmesi ve bunu başkalarına asla açıklayamamasıdır. Aksi takdirde Hanımefendi Touchet vicdanına sadık bir yaşam yaşamaya çalışır. O, politik bir ilericidir: İngiliz köleliğine son vermek için kampanya yürüten ve Ainsworth ile varlıklı yazar arkadaşlarının kayıtsız liberalizmine gözlerini deviren bir feminist, kölelik karşıtı, köktencilik bir Katolik. Alaycı ve akıllı sesiyle son aşama sempatik bir kahraman, özdeşleştirilmesi kolay bir karakter.

Sadece Smith, Hanımefendi Touchet’in övgüye kıymet siyasal inançlarının tamamını tam anlamıyla içselleştiremediğini açıkça ortaya koyuyor. Onun sahtekarlığı en büyüleyici bölümünde en açık şekilde ortaya çıkıyor DolandırıcılıkHanımefendi Touchet, Tichborne Davacısının duruşmasında şahit olan Andrew Bogle isminde evvelde köleleştirilmiş Jamaikalı bir adama takıntılı hale vardığında.

Bogle, Tichborne anlaşmazlığının her iki tarafında da hayranlık duyulan yegâne şahsiyetlerden biri ve her insanın hem romanda hem de tarihsel olarak oldukça zorlandığı mevzusunda aynı fikir olduğu şahıs. Eskiden Tichborne’un evinde hizmetçi olarak çalışıyordu ve şimdi Davacıyı Sör Roger olarak tanıdığını ifade ediyor. Bu şekilde ifade vermekle, ailenin kendisine güvence etmiş olduğu emekli maaşını yitirmiş oldu. Her iki taraftaki muhabirler Bogle’ın doğuştan gelen asaletini vurguluyor; sahtekarlıklarla dolu bir dünyada Bogle’ın tanıklık ederek hiçbir şey kazanmamış dürüst ve açık sözlü bir adam bulunduğunun ne kadar açık bulunduğunu vurguluyor.

Hanımefendi Touchet, Bogle’ın gözle görülür dürüstlüğünde, oldukça sevilmiş olduğu yitik Frances’e karşı bir eşleşme görüyor. Onu takip etmeye adım atar. Bogle ona öyküsünü anlatana kadar pes etmeyecek ve sonunda bunu hikayenin ortadaki üçte birini kaplayan uzun, yakıcı bir ara bölümde yapıyor. Dolandırıcılık.

Bogle’ın hikayesi babasının 10 yaşlarında yakalanıp köleleştirilmesiyle başlıyor. Jamaika’daki şeker tarlasındaki acımasız yaşam rejiminin, şiddetin ve sakatlamaların izini sürüyor. Bogle, aşağı yukarı talih eseri 16 yaşlarındayken plantasyondan uşak olarak çalışmak suretiyle çekilir; Yanında çalmış olduğu adam ona maaş bordrosuna ekleneceğini gelişigüzel söylediğinde özgür bulunduğunu öğrenir. İngiltere’ye vardığında yaşam daha azca sertlik dolu fakat gene de acımasız, saygı ve sevgiden uzak bir hal alıyor.

Hanımefendi Touchet, Bogle’ın yaşam öyküsünü büyük bir gerçeğin ortaya çıkışı olarak görüyor: Jamaika problemi İngiltere’de de canlı ve mevcut. Hanımefendi Touchet hayretle “Hava durumu benzer biçimde her yerde vardı ve devamlı da vardı” dedi. Bogle’ın hikayesinden oldukça etkileniyor ve aralarında büyük bir yakınlık oluştuğunu düşünüyor. Eğer ona bu kadar güvenmişse, onun iyi bir beyaz insan bulunduğunu kesinlikle anlamıştır, değil mi?

Sadece Bogle, Hanımefendi Touchet’ten etkilenmedi. Ona hususi bir yakınlık hissetmiyor. Dürüst olduğundan ona öyküsünü konu alıyor fakat onun siyasal inançlarının dindarlığıyla asla ilgilenmiyor.

Ayrıca Hanımefendi Touchet, Siyah insanlarla direkt fizyolojik temastan kaçınıyor. Kendisi için bilhassa rahatsız edici hale vardığında, kendi siyasal inançlarını görmezden gelmeye istekli buluyor. Sahtekarlığı ilkin yavaş yavaş, sonrasında aniden ortaya çıkıyor; Hanımefendi Touchet’in niyeti oldukça iyi ve oldukça düşündüğü için daha da üzücü oluyor.

Dolandırıcılık 2016’daki gezisinden daha başarı göstermiş bir Zadie Smith romanı Salınım ZamanıÇarpıcı görüntüler ve garip fikirler içeren sadece kasıtlı bir merkez eksikliği sebebiyle engellenen. Kalbi Dolandırıcılık kusurlu, karizmatik Hanımefendi Touchet oldukça akıllı fakat gene de kendisinin iyi mi başarısız bulunduğunu anlayacak kadar da akıllı değil.

Gene de bu romanın üç öyküsü hiçbir süre tek bir büyük parça halinde tam olarak bir araya gelmiyor. Tichborne vakası, Ainsworth evi ve Bogle’ın hikayesi içinde gidip geliyoruz; dünyayı Hanımefendi Touchet’in alaycı gözleriyle görmenin zevki haricinde hiçbir bağ dokusu bulamıyoruz; bu ve dolandırıcılık üzerine dolandırıcılığın basit gündelik dehşeti.

Kendi sahtekarlık çağımızda, merkezi olmayan adamımız başka bir başkanlık kampanyası için sevilmiş olduğu kalabalığın önüne geri dönerken – Zadie Smith’in bir yalanı yapısöküme uğratmasını seyretmek o denli keyif verici ki bu kitaptaki kusurların bir önemi olmayabilir hepsi bu kadar. İşe yarayan yeterince şey var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir