The Exorcist: Believer incelemesi: Film dinin ve Hollywood’un iyi mi değiştiğini gösteriyor
Adı geçen tekil “şeytan kovucu”nun kimliği Cinci daima birazcık karanlık olmuştur. Stüdyo şüpheciliğini aşarak tüm zamanların en başarıya ulaşmış ve mühim korku filmlerinden biri haline gelen 1973 tarihindeki orijinal filmimizde, birkaç şeytan kovucu var, tüm rahipler Regan (Linda) adındaki 12 yaşındaki bir kızdan bir iblis çıkarmaya çalışıyor. Blair). Filmin gerçek kahramanı, ciddi bir inanç krizi yaşayan bir rahip olan Peder Damien Karras’tır (Jason Miller), sadece karışımda daha tecrübeli bir şeytan kovucu da var, Peder Lankester Merrin (Max von Sydow). Şu demek oluyor ki minimum iki şeytan kovucu var (artı Karras’ın arkadaşı olan üçüncü bir rahip) ve dolayısıyla filmin gerilimi ve çekiciliği vaka örgüsünün belirsizliğinden kaynaklanıyor. Nasıl biteceğini ya da cehennem çukurlarıyla olan bu karşılaşmadan kimin sağ kurtulacağını hakikaten bilmiyorsunuz. Her şey oldukça korkulu bir halde bitiyor.
Bir sürü şey oldu Şeytan kovucu Aradan geçen 50 yıldaki taksitler, bazıları ötekilerden daha başarıya ulaşmış oldu. Şeytan Çıkaran: İnançlıSerinin en yeni vizyona giren filmi olan 1973 yapımı orijinalin devamı durumunda olması planlanıyor. Yönetmen David Gordon Green, filmlerin geri kalanının yeni filminin “kabul edilebilir mitolojisine uyduğunu” iddia ediyor (gerçi vakalar filmimizde belirtilmemiş). Başarıya ulaşmış olmalı mı, mümin tıpkı serinin devamı niteliğindeki bir üçlemenin başlangıcı olarak planlanıyor. Cadılar Bayramı 2018 ile 2022 içinde gösterime giren filmler. (Green, bu film için geri dönen yazarlar Danny McBride ve Scott Teems ile beraber bu filmleri de yönetti.)
Bir film olarak, en iyi ihtimalle işe yarar, dünya inşa etme açısından doruğa ulaşan şeytan çıkarma eyleminden daha kuvvetli ve asla orijinali kadar sinir bozucu değil. Hemen hemen mümin 2023’ün büyüleyici bir eseri. Orijinalin piyasaya sürülmesinden bu yana dünyanın ne kadar değiştiğini sayısız şekilde vurguluyor. Hollywood aynı değil, Amerikan dini kültürü de aynı değil.
:no_upscale()/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_asset/file/24977441/exorcist1.jpg)
O Şeytan Çıkaran: İnançlıbaşlığında hala tekil durum kullanılıyor ve orijinalinde olduğundan daha çok yanlış isim veriliyor; Bu günlerde etrafta dolaşan oldukca sayıda şeytan kovucu var şeklinde görünüyor. vakalarından 50 yıl sonrasında geçiyor (ve gösterime giriyor) Cinci, mümin Georgia’da yaşayan bekar baba Victor (Leslie Odom Jr.) ve genç kızı Angela’yı (Lidya Jewett) mevzu alıyor. (İsimler fazlasıyla alegoriktir.) Angela’nın anası, Angela’nın Haitili bir karı tarafınca rahimde kutsanmasından derhal sonrasında Haiti’deki depremde öldü.
Angela, arkadaşı Katherine (Olivia Marcum) ile beraber ormanda kaybolur ve ikili, üç gün sonrasında, 30 mil uzakta, ayakkabısız ve görünüşte rahatsız bir halde ortaya çıkar. Davranışları istikrarsızlaştıkça, yan evde yaşayan hemşire Ann (Ann Dowd), Victor’un boks salonundaki idman partneri (Danny McCarthy) ve Katherine’in anne babaları (Jennifer Nettles ve Norbert Leo Butz) şeklinde komşular çaresizce bir arayışa girerler. bir çözüm. Ann, karısı öldükten sonrasında tüm inancını kaybeden Victor’u, genç genç kızların dengesiz davranışları hakkında bir şeyler bilebilecek birine yönlendirir: Regan’ın anası Chris MacNeil (1973 filmimizde rol alan Ellen Burstyn).
Burada, sen ve ben yaşadığımız dünyada, Şeytan Çıkarıcı Orijinal izlenme, din adamları ve eleştirmenler içinde büyük tartışmalara yol açtı; Katolikler, filmin iğrenç mi, sövgü mü yoksa kilise için mükemmel bir adam toplama aracı mı olduğu mevzusunda bölünmüştü. Kesinlikle Katolik olmayan ve o dönemde son aşama etkili olan Billy Graham, filmin her karesinde şeytanın yer aldığını söylemiş oldu. Şeytan çıkarma talepleri (Katoliklerden ve ötekilerden) keskin bir halde arttı; o zamandan bu yana geçen yıllarda azalan ve akan bir eğilim. Film, dini imalarının ötesinde, kültürel bir temas noktası sağlamış oldu; bilhassa de kapalı gişe gösterimleri ve beyazperde salonundan gelen bayılma ve ele geçirilme benzeri davranışlara ilişkin raporlar, gişede onu güçlendirmeye destek oldu. Asla görmemiş olabilirsin Cincifakat muhtemelen bunun özünü biliyorsunuzdur.
Cinci – kıyasla mümin, ne yazık ki – Regan’ın kafasının tam anlamıyla döndüğü sahne, daha ince efektlerle büyümüş seyirciler için içgüdüsel olarak birazcık daha azca ürkütücü olsa bile, hakikaten hakikaten şok edici. (Orijinal filmdeki hususi efektler hala muhteşem ve 1973’te oldukca daha çok öyleki görünüyordu.) Kim bilir refleks olarak en dehşet verici an, Regan’ın (ki onun ergenliğin ilk pençelerinde bulunduğunu anlamamız gerekiyor) bir sopayı yapıştırdığı zamandır. onlarca kere vulvasına çarmıha gerilmiş, o denli üzücü, acı verici ve günahkar bir görüntü ki – kıza saldırı eden şey, kıza haiz olan cehennem iblisidir – şu anda bile bundan anlatmak zor.
:no_upscale()/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_asset/file/24977428/exorcistog1.jpg)
Bir noktada mümin O anın tekrarına şahit olabileceğimizi düşündüm: bir iblis uluyor ve metal bir haç duvardan düşüyor ve şu şekilde düşündüm: Oh hayır, bunu yeniden izlemeye dayanamam. Fakat oldukça değişik, iğrenç bir amaç için kullanılıyor ve bu tek başına oldukça rahatsız edici olsa da, vulva bıçaklamayla karşılaştırıldığında sönük kalıyor. Sadece filmdeki en anlamlı an buydu: Fikir ortaya çıkmış olduğu anda ortadan kayboldu, şu sebeple ana akım Hollywood yapımları hakkında bildiğim bir şey var ise o da onların bunu asla yapmayacaklarıydı. O Bugün. (Bu tür bir şok için, stüdyo yönetici notlarından rahatsız olmayan bağımsız yapımların derinliklerine dalmanız yada ABD sınırlarının dışına çıkmanız gerekir.)
Bu tek yol değil mümin 1973’ten 2023’e kadar olan kültürel değişimin ne kadar sarsıcı bulunduğunu gösteriyor. Orijinalin temaları Şeytan kovucu film üç yönlüdür: doğaüstü fenalık karşısında sınanan ve yenilenen inanç; bilhassa bekar anne babalar için ebeveynlikle ilgili kaygılar; ve bilhassa ataerkilliğe yönelik tehdit, kızlar ergenliğe ulaştığında ortaya çıkıyor. Üçü de film süresince canlı bir halde resmedilmiş ve hepsi de daha geniş kültürde olup bitenlerle kuvvetli bir halde eşleştirilmiştir. On senelik cinsel özgürlük ve feminist aktivizm, hanımefendilere yeni özgürlükler kazandırdı fakat bununla birlikte bekar, çalışan anneleri ve cinsel açıdan özgürleşmiş bayanları şeytanlaştıran bir kültürde yeni kaygıları da alevlendirdi. Bu spesifik kaygılar, Şeytani ürkü kanalıyla 1990’lara kadar şeytani ve okült korkulara bağlanacaktı.
Sadece daha geniş anlamda, 20. yüzyılın ortalarından 1970’lere kadar olan dönem, bilhassa ABD’da, inanç mevzusunda kargaşanın yaşandığı bir dönemdi; burada harp sonrası travma, 1960’lardaki isyanlar, yeni ruhani sesler ve kıyamet korkusunun bir araya gelmiş olarak geleneksel dini hiyerarşiyi bir düzene soktuğu bir dönemdi. kuyruk dönüşü. 1965’te sonlanmış Vatikan II bile Katolik Kilisesi’nin işlerini yürütme biçimini kökten değiştirdi ve onun uzun süreden beri tanımlanmış düzenini alt üst etti. Bunu takip eden ayaklanmada, bazı Katolikler inançlarının güçlendiğini fark ederken, ötekiler tehdit edildiler, kiliseyi başka geleneklere terk ettiler ya da asla bırakmadılar. 1970’lerin Hristiyan Amerikası, Katolikliğin ötesinde, tarikatların yükselişi ve Hal Lindsey’nin komplo teorisi olarak İncil’deki kehanet kitabının deli başarısı şeklinde fenomenlere dönüşen bir tür kıyametçiliğin tesiri altındaydı. Geç Büyük Gezegen Dünya. Cinci Katolik kuşku ve belirsizlikten yararlandı, sadece Papa’nın ulaşamayacağı kadar uygulanabilirdi ve seyircilere araştırıcı sorularına kati yanıtlar bırakmadı.
Orijinaline benzer şekilde, mümin (kim bilir ismine yakışır şekilde) zamanımızın dini yapısını yansıtıyor. Film, tipik Hollywood tutarının oldukca ötesinde bir okuryazarlıkla, mesela Pentikostalları ana Baptistlerden Katoliklerden ayıran uygulamaları anlıyor. Sadece bu, Katoliklerin iblisleri iyi mi kovacaklarını bildiklerini varsayan bir film değil; Karakterler onlarca kere dünyanın her yerindeki dinlerin şeytan çıkarma ayinleri bulunduğunu belirtiyor ve sonuçta (pek etkili olmayan) mezhepsel olmayan bir şeytan çıkarma işlemini tercih ediyorlar. (Birazcık kök emek harcaması olmasına karşın hâlâ çoğunlukla Hıristiyandır.)
:no_upscale()/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_asset/file/24977444/exorcist3.jpg)
Bununla beraber, hiçbir geleneğin doğru olmadığı ve tanrısal olanla bağlantı kurmamız için bizim için en iyi olanı yaratırken her türlü gelenekten yararlanabileceğimizin varsayıldığı dine yönelik bu yama işi yaklaşım, 21. yüzyılın bir işaretidir. yüzyıl ABD. Sosyolojik çalışmaların belirttiği şeklinde, ABD’da en süratli büyüyen dini grup, tinsel uygulamalarda yer alsalar da kendilerini herhangi bir din ile özdeşleştirmeyen “hiçbiri”dir. Böylece, mümin bir Şeytan kovucu 2023 için, Tanrı’nın ve kötülüğün gerçek olduğu, sadece doğaüstüne erişme yollarımızın ağırlıklı olarak organize din tarafınca yönlendirilmediği bir dünya çevresinde inşa edilmiştir. Aynı temalara tamamen çağıl bir yaklaşım.
Sonuçta, mümin daha iyimser bir son tercih ediyor Cincibu, hepsinin en açıklayıcı seçimi olabilir. mümin çıkar neredeyse Bir Hıristiyan filmi şeklinde, eğer korku ve vahşetin birazını hafifletirseniz. Bu bununla birlikte bir Hıristiyan filminin özdeyişine de uyuyor: Bir filmin sonu esin verici ve moral verici olmalıdır. Bu film, seyirciyi rahatlatmak için tasarlanmış şeklinde görünen bir ifadeyle bitiyor: Kötülüğü savuşturmak için hakikaten haiz olduğumuz tek vasıta birbirimizdir. Tesellimiz aslına bakarsak Tanrı’ya olan inancımızdan değil, çevremizdeki insanlara olan inancımızdan gelir. Üzüntü, yitik ve bilinmeyenler karşısında hayallerimizi sürdürmemize destek olurlar. İhtiyacınız olan tek şey sevgidir vb.
Gerçekte mutlu son gerektirenler yalnızca Hıristiyan filmleri değil; nerede ise her ana akım Hollywood yapımı aşk, topluluk, aile yada arkadaşlık ve dünyanın sonu ulaştığında bile iyi mi birbirimizde teselli bulabileceğimiz üstüne bir tür meditasyonla bitiyor. Bu yüzden mümin günümüz film pazarının yanı sıra dini pazarın da bir ürünüdür.
Bunların hiçbiri mümin iyi – fakat onu garip kılıyor ve ihtimaller içinde gişe başarısı, şeytan çıkarma hikayelerinin bizim için hâlâ büyüleyici olmaya devam ettiğini hatırlatıyor. Aramızdaki en çağıl ve laik olanlar bile çocuklarımızı kontrolümüz dışındaki bir güce kaptırmaktan birazcık korkuyorlar. En kadim ruhlarımızın derinliklerinde bir yerlerde, kendi benliğimiz üstünde hakikaten egemenliğe haiz olup olmadığımız ya da göremediğimiz fena ruhlar tarafınca sürüklenip sürüklenemeyeceğimiz mevzusunda endişeleniriz. Çevremizdeki dünya son 50 yılda büyük seviyede değişti. Fakat bazı şeyler asla değişmiyor şeklinde görünüyor.
Şeytan Çıkaran: İnançlı 6 Ekim’de sinemalarda açılıyor.