Filistinlilere karşı işlenen harp suçları sebebiyle İsrail’e karşı hangi internasyonal yasalar kullanılabilir?
Militan grup Hamas’ın 7 Ekim’de saldırısını başlatmasından bu yana, İsrail ile Filistinli grup içinde, her iki tarafta da oldukça sayıda ölümle ve harp suçu iddiasıyla sonuçlanan uzun soluklu bir çatışma yaşandı.
Çatışma, İkinci Dünya Savaşı’nın peşinden oluşturulan karmaşık bir internasyonal yasal çerçeve tarafınca yönetiliyor. Silahlı çatışma yasaları, devletlerin kendilerini savunduklarını iddia edip etmemesine bakılmaksızın, muharebeye katılan tüm taraflar için geçerlidir.
Çatışmayı hangi yasalar yönetiyor?
Tüm BM üyesi ülkeler tarafınca kabul edilen 1949 Cenevre Sözleşmeleri, silahlı mücadeleye ilişkin internasyonal düzeyde tanınan yönergeler oluşturdu. Bu yönergeler, internasyonal harp suçları mahkemelerinin almış olduğu kararlarla daha da güçlendirilmiştir.
“Silahlı Çatışma Yasası” yada “Internasyonal İnsani Hukuk” vatandaşlara, askerlere ve harp esirlerine iyi mi davranılacağını düzenleyen bir takım anlaşmanın ortak terimidir. Hem Hamas şeklinde organize silahlı grupları hem de hükümet güçlerini kapsıyor.
Hangi eylemler harp suçları yasasını ihlal edebilir?
Merkezi New York’ta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü, sivillerin kasıtlı olarak yok edilmesini, fark gözetmeksizin roket atılmasını, sivillerin Filistin silahlı örgütleri tarafınca kaçırılmasını ve İsrail’in Gazze’de yüzlerce Filistinlinin vefat etmesiyle sonuçlanan karşı saldırılarını potansiyel harp suçu olarak sıraladı. .
Cenevre Sözleşmeleri rehinelerin kaçırılmasını, cinayeti ve işkenceyi açıkça yasaklıyor. İsrail’in tepkisi hem de bir harp suçları soruşturmasının da odak noktası olabilir.
Hamas’ın uyguladığı şiddetin peşinden İsrail, 2,3 milyon sözü geçen Gazze’yi kuşatarak, İsrail-Filistin çatışmasının 75 senelik tarihindeki en büyük bombalama kampanyasını başlatarak mahalleleri yerle bir etti.
Salı günü, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Gazze’de “internasyonal insancıl hukukun açık bir halde ihlal edilmesi” mevzusunda alarmı dile getirdi ve insanların korunması için yalvardı.
Cenevre Sözleşmeleri ne diyor?
Silahlı çatışmalar esnasında sivilleri korumak ve çatışmalar esnasında yaşanmış olan acıları azaltmak, Cenevre Sözleşmelerinin ve buna bağlı olarak internasyonal insancıl hukukun temel hedefidir.
Devletin silahlı kuvvetleri, gönüllü ve askeri güçler ve devlet dışı silahlı grupların üyeleri, silahlı çatışmaya ilişkin yasalar kapsamında savaşçı olarak kabul edilmektedir.
Kuşatmanın Hamas’ın askeri kabiliyetlerini zayıflatmanın yasal bir yolu olmak yerine orantısız olduğu düşünülürse yada insanları hedef alırsa, bu bir harp suçu olarak sınıflandırılabilir.
Silahlı çatışma yasalarına bakılırsa sivilleri yada sivil nesneleri direkt hedef almak hukuka aykırıdır. Bununla beraber, normalde zararsız olan nesnelerin ordu için kabul edilebilir hedeflere dönüşebileceği durumlar da vardır.
Bu durumda bile, askeri hedeflere yönelik saldırılar orantılı olmalıdır; doğrusu aşırı sayıda sivil yitirilmesine yada sivil mülkün zarar görmesine niçin olmamalıdır.
Orantılılık terimi karşıt taraflardaki sivil kayıpların sayısının karşılaştırılmasını içermez; daha ziyade sivil ölümlerinin sayısının söz mevzusu saldırıdan beklenen gerçek ve somut askeri avantajla orantılı olması icap ettiğini ima ediyor.
Hangi kurumlar iddia edilen harp suçlarını yargılayabilir?
Mahalli mahkemeler, doğrusu İsrail ve Filistin topraklarındaki mahkemeler, ilk olarak harp suçu iddialarıyla ilgili davaları görecek.
Lahey’deki Internasyonal Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’de kabahat işlediğinden şüphelenilen Filistinli faillerin ve işgal altındaki Filistin topraklarında kabahat işlediğinden şüphelenilen tüm Filistinli faillerin yurt içinde yargılanmaması durumunda suçlamada bulunmaya yetkili tek internasyonal mahkemedir.
Internasyonal Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü, mahalli makamların “isteksiz yada yetersiz” olduğu durumlarda, üye devletlerin vatandaşları tarafınca yada kendi topraklarında işlenen suçlarla ilgili iddiaları araştırma mevzusunda ona yasal yetki veriyor.
ICC’nin görevi nedir?
Dünyanın sürekli harp suçları mahkemesi olan Internasyonal Ceza Mahkemesi (ICC), 2002 senesinde Lahey’de kuruldu. 123 üye ülkesinin yada bu eyaletlerin vatandaşları tarafınca işlenen insanlığa karşı suçlar, harp suçları ve soykırım mevzusunda yargı yetkisine haizdir. .
Mısır, Çin, Rusya, Hindistan ve ABD şeklinde dünyanın birçok süper gücü üye değil. İsrail, Internasyonal Ceza Mahkemesi (ICC) ile açık bir etkileşim içinde olmayıp onun yetkisini reddederken, ICC Filistin’i üye devlet olarak kabul ediyor.
ICC savcıları şu anda azca sayıda personele ve fona haiz olmalarına karşın Sudan ve Myanmar’dan Ukrayna ve Afganistan’a kadar uzanan 17 davayı inceliyor.
Internasyonal Ceza Mahkemesi (ICC), 2021’den beri işgal altındaki Filistin topraklarında işlenmiş olabilecek harp suçları ve insanlığa karşı kabahat iddialarını inceliyor.
Herhangi bir tutuklama emri çıkarmadı.