Cenin Kuşatması İsrail ve Filistin’in geleceği hakkında ne işaret ediyor?

İsrail’in Cenin’e yönelik baskını sonlanmış görünüyor. Fakat bir sonraki her an gelebilir.
İsrail güçleri bu hafta işgal altındaki Batı Şeria’daki Cenin sığınmacı kampını kuşattı. Kim bilir yirmi yıldaki en büyük tırmanıştı. Bununla beraber mevcut İsrail hükümetinin politikalarıyla da tutarlıdır.
İsrail güçleri Pazartesi günü hava saldırıları ve askeri personel kullanarak bir operasyon düzenledi. İsrail basınına gore, hükümetin terörle savaşım operasyonu olarak tanımladığı operasyonda ortalama 1000 İsrail askeri son iki gün içinde Cenin’e yürüdü.
Bir çok militan olmak suretiyle minimum 12 Filistinli öldürüldü; 100’den fazla Filistinli yaralandı; ve bir İsrail askeri öldürüldü. Filistin Sıhhat Bakanlığı, Cenin’deki su ve elektrik sistemlerinin hasar gördüğünü ve ambulansların bakıma muhtaçlara ulaşmasını engellediğini söylemiş oldu.
Hava saldırıları ve buldozerler içinde binlerce Filistinli Cenin’deki evlerini terk etti. Birçoğu evleri tekrardan inşa edildikten sonrasında geri dönebilse de, bu şok edici görüntüler, Filistinlilerin Nakba olarak adlandırdıkları 1948 felaketinin anılarını anımsattı., 750.000 kadar Filistinli evlerinden sürüldüğünde. Filistin Kamu Diplomasisi Enstitüsü savunuculuk direktörü Inès Abdel Razek durumu “devam eden bir nakba, asla bitmeyen bir travma” olarak tanımlıyor. Onlarca defa yerinden edildiniz ve anavatanınızda onurunuzdan ve özgürlük hakkınızdan yoksun bırakıldınız.”
İsrail saldırısı, İsrail güçlerinin Cenin’in bazı kısımlarını yok etmiş olduğu kim bilir 2002’den bu yana Batı Şeria’da büyük bir tırmanmayı ve en yoğun harekatı temsil ediyor. Sadece bu bununla beraber, İsrail ordusuna karşı sertlik kullanan tabandan direniş gruplarını bastırmak için İsrail’in oradaki Filistinlilerin evlerine yönelik devam eden baskınları da dahil olmak suretiyle, Cenin’de ve işgal altındaki Batı Şeria’da son aşama şiddetli bir yıla dayanıyor. Mayıs 2022’de, önde gelen Filistinli-Amerikalı El Cezire muhabiri Shireen Abu Akleh, İsrail’in Cenin’deki Filistinlilerin evlerine düzenlemiş olduğu baskınları takip ederken vurularak öldürüldü.
İsrail güçleri Cenin’e yönelik harekatı sonlandırmış benzer biçimde görünse de, uzmanlar bunun devam etme riskinin bulunduğunu ve Batı Şeria şehirlerine yönelik bu tür büyük çaplı saldırıların yeni gerçeklik haline geleceğini söylüyor. Yıl şimdiye kadar Batı Şeria’da fazlaca sayıda Filistinlinin ölümüne şahit oldu, bu yıl şu ana kadar 130’dan fazla Filistinli öldürüldü ve kendisi de her zamankinden daha ağlatısal bir dönüm noktası olan 2022 yılına doğru ilerliyoruz. Son 15 yılda Batı Şeria’da 146 Filistinli öldürüldü.
Bu gerilmiş ve tehlikeli ana birçok unsur katkıda bulunmuş oldu. İsrail’in Batı Şeria’yı işgali, 1967’den beri Filistinliler için günlük adaletsizliklerle sonuçlandı ve bu, yerleşimci sertliğini, Filistin topraklarının ilhakını ve yerleşim genişlemesini teşvik eden mevcut aşırı sağ İsrail hükümeti tarafınca daha da artırılıyor. Bu baskı, hem yeni silahlı Filistinli militan gruplarına hem de münferit sertlik eylemlerine yol açtı – mesela geçen hafta Cenin’de bir İsrail askeri saldırısı yedi Filistinliyi öldürdüğünde, görünüşe gore Filistinlilerin misilleme olarak dört İsrailli yerleşimciyi vurmasına yol açtı ve bu sonrasında daha çok yerleşimciye yol açtı. Filistinlilere yönelik sertlik, hepsi üç gün içinde. Ayrıca Biden yönetimi, İsraillilerin Başbakan Binyamin Netanyahu’nun önerilmiş olduğu yargı reformu mevzusunda bölünmüş olduğu bir dönemde İsrail hükümetini daha da güçlendiren sözde bir İsrail “meşru savunma” politikasını destekledi. Genç Filistinliler ise haklarından yoksun bırakılmış ve siyasal haklar için hiçbir ümit vaat etmeyen bir Filistin Kurtuluş Örgütü görüyorlar.
Cenin’e meydana getirilen hücum köktencilik bir ayrılığı temsil ederken, bununla beraber İsrail işgalinin işleyişinin bir parçasıdır. Bir sonraki kampanya Cenin’de yada başka bir şehirde herhangi bir zamanda başlayabilir.
Batı Şeria’nın “Gazzeleştirilmesi”
Bu saldırının biçimi ve ölçeği yeniydi. +972 Magazine’den gazeteci Amjad Irak, İsrail’in Cenin’e yönelik operasyonunu Batı Şeria’nın Gazzeleştirilmesi olarak tanımladı.
İsrail senelerdir işgal altındaki Gazze Şeridi bölgesini ablukaya alıyor ve terörle savaşım kampanyalarının bir parçası olarak son yıllarda Gazze Şeridi’ndeki Filistinlileri agresif bir halde bombalıyor. İsrail ve ABD tarafınca bir terörist grup olarak görülen Hamas, oradaki hükümeti fiilen yönetiyor. Filistinli militanlar İsrail topraklarına roket attılar ve buna karşılık İsrail oradaki militanlara karşı “çim biçme” operasyonları yürütüyor. Sadece bu şiddetli süreç büyük seviyede Gazze sınırlarıyla sınırı olan kaldı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 600.000’den fazla İsrailli yerleşimciyle, bölge asla bu kadar yoğun bombalama görmemişti. Fakat şimdi bu dinamik değişmiş benzer biçimde görünüyor.
İsrail’in Batı Şeria’daki katı askeri işgali, İsrail’in ulusal güvenlik çıkarlarını tehdit eden örgütlü direniş gruplarını büyük seviyede ortadan kaldırdı. Sadece yeni nesil Filistinliler, İsrail ordusuna, yerleşimci şiddetine ve öteki durumlara tepki olarak İsraillilere karşı sertlik kullanmaya başladı.
İsrail hükümeti, Cenin’deki askeri faaliyetlerini meşru savunma olarak nitelendirdi. “Kendimizi savunmaya çalışmıyoruz. Ordu sözcüsü Yarbay Richard Hecht, “Belirli hedeflere karşı harekete geçiyoruz” dedi.
Bu tabandan gelen askeri gruplar İsrail askerlerine hücum etti, sadece analistler, çeşitli Filistinli grupların oluşturduğu tehdidin ara sıra, koordinasyonsuz saldırıların ötesinde boyutunu sorguluyor. Internasyonal Kriz Grubu saha raporu, “Hücum operasyonları, İsrail askeri karakollarına, denetim noktalarına ve yerleşimcilere ara sıra meydana getirilen ufak çaplı saldırılarla sınırlıydı” diyor. “Bugünün perspektifinden bakıldığında, bu yeni nesil silahlı gruplar büyük bir güvenlik tehdidi oluşturmuyor benzer biçimde görünüyor. Nablus’ta yaşayanlar, El Fetih üyeleri ve Filistin Yönetimi yetkilileriyle meydana getirilen görüşmeler, grupların ufak, kopuk ve dağınık bulunduğunu ve net bir liderliği olmadığını gösteriyor.”
Filistin araştırma ağı Al-Shabaka’da analist olan Tariq Kenney-Shawa, İsrail ordusu ile Filistin askeri grupları arasındaki güç asimetrisini vurguluyor. “Cenin sığınmacı kampında İsrail’in kampı işgaline karşı kendilerini savunuyorlar. Mevcut en iyi teknolojilerden bazılarına erişime haiz, gezegendeki en gelişmiş ve iyi eğitimli askeri güçlerden birinin parçası olan askerlerle silahlı çatışmalara giriyorlar” dedi.
Uzmanlar, İsrail hükümetinin Filistinlileri geride bırakarak Arap devletleriyle normalleşme anlaşmaları için bastırdığı bir zamanda, ciddi şekilde haklarından yoksun bırakılan Filistinliler içinde üçüncü bir intifada yada ayaklanma mevzusunda uyarıda bulundular. İsrail bu haftaki baskını organize direniş gruplarını zayıflatmak için gerçekleştirmiş olabilir, sadece uzmanlar bunun direnişi yalnızca daha çok körükleyebileceğini söylüyor.
Cenin’deki Arap Amerikan Üniversitesi’nden politika bilimcisi Ayman Yousef, saldırıların “Filistinliler içinde çok büyük bir dayanışma” yarattığını söylüyor. Filistinlilerin bu birleşmesi, İsrail’in bu operasyonu bir başarısızlık olarak görmesiyle sonuçlanacak ve bu da İsrail’in hedefli suikast olasılığı da dahil olmak suretiyle daha çok tırmanma ve misilleme yapmasına yol açabilecek. “Bu İsrail operasyonuna karşı bir tepki var, bir tür ters netice, bundan dolayı insanoğlu dedikleri benzer biçimde son damlasına kadar savaşmaya daha istekliler” dedi.
Cenin, Filistin yaşamında belirgin bir halde içeriyor ve Filistin direnişinin merkez üssü oldu. Sığınmacı kampı 1953’te kuruldu ve neredeyse 50 yıl sonrasında, ikinci İntifada esnasında İsrail güçleri kampın bazı kısımlarını jetler ve buldozerlerle yok etti. “Kamptaki gençler bugün hala sığınmacı; Abdel Razak, onun büyükanne ve büyükbabası yada büyük büyükbabası, sonrasında İsrail ordusu haline gelen ordu tarafınca Hayfa’dan sürüldü” dedi. Yalnızca ikinci intifadanın sertliğini ve neticelerini bilen bir nesille karşı karşıyayız” dedi.
Abdel Razak, “Mahalleleri tamamen yıkılmış, hala kuşatma altında, hala özgür olmayan ve şimdi altyapısı ziyan olmuş, İsrail’in Gazze’ye yapmış olduğu benzer biçimde bölünmüş ve hapsedilmiş bir kamptan ve bir şehirden bahsediyorsunuz” diye ekledi. “Apartheid’in temel nedenlerini ele almazsak ve birkaç gün öncesine geri dönecek olursak, bir dahaki sefere ne vakit?”
Eski bir İsrailli yetkili, New York Times’a bir sonraki baskının her an, “yarın bile” olabileceğini söylemiş oldu.
ABD’nin İsrail hükümetine yaklaşımı değişebilir mi?
Cenin’deki baskın ve saldırıları yargılayan İsrail hükümeti, ülke tarihinin en aşırı sağıdır. Ve kilit kabine pozisyonlarındaki liderlerinin bir çok niyetlerini açıkça ortaya koydu.
Filistinli silahlı kişiler Haziran ayında Batı Şeria’da dört kişiyi öldürdüğünde, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir İsrailli yerleşimciler tarafınca yaygın olarak kullanılan isme atıfta bulunarak Batı Şeria’ya misilleme tehdidinde bulunmuş oldu. “Yahudiye ve Samiriye’de askeri operasyon ve binaların havadan yıkımının zamanı geldi” dedi.
Abdel Razak’ın bana söylediği benzer biçimde, “Bu kadar açık sözlü ve niyetinin bu kadar bilincinde olan bir İsrail hükümetiyle bile, internasyonal cezasızlık her zamanki kadar kuvvetli.”
Biden yönetimi, bu İsrail hükümetinin en aşırı kabine üyeleri ve temsilcileriyle görüşmeyerek bir çizgi çizdi. Ve geçen ay ABD, İsrail Müdafa Bakanlığı’nın Batı Şeria’da 5.000 yeni yerleşim yeri inşa edeceğini açıklamasından “derinden rahatsız bulunduğunu” söylemiş oldu. Sadece ABD kamuoyu Filistinliler hakkında daha pozitif yönde bir görüşe doğru kaymaya başlasa bile, birkaç kurultay üyesi haricinde son günlerde Cenin’e yönelik bu düzeyde açık bir kınama yok.
Beyaz Saray, “İsrail’in güvenliğini ve halkını Hamas, Filistin İslami Cihat ve öteki terörist gruplara karşı müdafa hakkını destekliyoruz” dedi. Ve bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Sivil can kaybını önlemek için mümkün olan her önlemin alınması zorunludur” dedi.
Internasyonal Kriz Grubu’ndan Mairav Zonszein, “Jenin benzer biçimde bir operasyonun kınanmaması, temelde hükümete bu tür operasyonları sürdürmesi için eylemsiz bir yeşil ışık yakıyor” diyor.
