Belediye başkanları şiddetli çatışmalarda sulh için toplandıkça Fransa’daki huzursuzluk hafifliyor
Şimal Afrika kökenli bir gencin polis tarafınca vurularak öldürülmesinin arkasından, meydan okuyan toplantılar ve yaygın isyanlar ülkeyi pençesine almaya devam ederken, Fransa kendisini mühim bir krizin ortasında buluyor.
Cezayirli ve Faslı mirası marjinalleştirilmiş topluluklarda yankı uyandıran 17 yaşındaki Nahel’in ölümü, büyük Fransız şehirlerinin ırksal olarak karışık ve ekonomik olarak yoksun banliyölerinde derin bir polis karşıtı kızgınlığı ateşledi. Bu huzursuzluk dalgası, fırsatçı sertlik ve ezici bir hoşnutsuzluk duygusuyla sonuçlanan, devlete karşı daha geniş bir hiddet taşmasına yol açtı.
İsyancılar otomobilleri ateşe verirken, mağazaları yağmalarken ve kamu mallarını hedef alırken, Fransa genelinde belediye başkanları Pazartesi günü ulusu rahatsız eden şiddetli çatışmalara son verilmesi çağrısında bulunmuş oldu. Kendi evi saldırıya uğrayan L’Hay-les-Roses belediye başkanı Vincent Jeanbrun, durumu acil müdahale gerektiren “gerçek bir ağırlık basma” olarak nitelendirdi. Paris’in güneyinde, belediye binasında şiddetli bir kundaklama saldırısına şahit olan Persan’ın Belediye Başkanı Valentin Ratieuville, nefretin hakim olmasını önleme gereğini vurgulayarak vatandaşları huzursuzluğu kınamaya çağırdı.
Bununla beraber, Fransız hükümeti, benzer olayların arkasından öteki Batı vatanlarında görüldüğü şeklinde, ırk ve ayrımcılık mevzularında aynı düzeyde iç gözlem yapmamıştır. Bunun yerine, huzursuzluğu düşük gelirli kentsel mahallelerdeki ayrıcalıksız koşullara ve çocuk suçluluğuna bağlayarak, ırk yada etnik kökene bakılmaksızın birleşik bir Fransız kimliğinin önemini vurguladılar. İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, reşit olmayanların sertlik vakalarına karışmasından duyduğu endişeyi dile getirerek sorumluluğu ebeveynlere yükledi: “12 yaşındaki bir çocuğun ateşe verilmesi sorununu çözmek ne ulusal polisin, ne jandarmanın, ne belediye başkanının ne de devletin görevidir.” bir okula. Bu bir ebeveyn otoritesi meselesidir.”
Sertlik ve düzensizlik, 5.600’den fazla arabanın ateşe verilmesi, 1.000 mülkün hasar görmesi ve 250 polis karakolunun hedef alınmasıyla hem kamu hem de hususi mülkiyete zarar verdi. Buna cevap olarak hükümet, düzeni sağlamak için 45.000 polis ve jandarma görevlendirdi. Sadece, kaosun ortasında, olayların azalması ve tutuklamaların sayısında keskin bir azalma ile huzursuzluğun hafiflemeye başladığına dair işaretler ortaya çıktı. Gene de, müfettişler ehliyetsiz kullandığı arabadaki bir yolcuyla görüşürken, Nahel’in vurulmasına neden olan vakalarla ilgili sorular devam ediyor.
Kriz, ayaklanmalardan etkilenen kamu binalarını ve ufak işletmeleri onarmak için on milyonlarca avroluk acil durum desteğini harekete geçirdi. Bununla beraber, olayların gerçek tesiri, verilen maddi zararın oldukca ötesine geçmektedir. Nahel’in memleketinde bir karı derneğinin kurucusu olan Fatiha Abdouni, günlük zorluklarla ve eşit olmayan eğitim, istihdam ve barınma erişimiyle karşı karşıya kalan gençlerin hayal kırıklıklarını ve öfkelerini dinlemenin gerekliliğini vurguluyor. Sertliği kınarken, şiddetin patlamasına neden olan temel meselelerin daha derinden anlaşılması çağrısında bulunuyor.