Kurultay üyeleri, Pannun cinayeti planı sebebiyle Hindistan-ABD ilişkilerinin risk altında bulunduğunu söylemiş oldu

0
ABD Başkanı Joe Biden (sağda), 21 Haziran 2023'te Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Güney Portico'suna gelen Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi selamlıyor. — AFP
ABD Başkanı Joe Biden (sağda), 21 Haziran 2023’te Washington DC’deki Beyaz Saray’ın Cenup Portico’suna gelen Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi selamlıyor. — AFP

LONDRA/WASHINGTON: ABD Kongresi’nin Hintli Amerikalı üyeleri, Biden yönetimini, Hint danışma ajanı Nikhil Gupta’nın iddianamesine ilişkin gizli saklı brifingden ve ABD vatandaşına ve Khalistan yanlısı Hakkaniyet İçin Sihlere (SFJ) karşı düzenlenen kiralık katliam komplosunun engellenmesinden dolayı övdü önder Gurpatwant Singh Pannun.

Ami Bera, Pramila Jayapal, Ro Khanna, Raja Krishnamoorthi ve Shri Thanedar’ın da aralarında bulunmuş olduğu üyeler, vatandaşları koruma yönündeki anayasal görevlerini vurguladılar ve Hindistan Hükümeti tarafınca kapsamlı bir soruşturma yapılması çağrısında bulundular.

Uygun şekilde ele alınmadığı takdirde ABD-Hindistan ortaklığına gelebilecek potansiyel zarar mevzusundaki endişelerini dile getirdiler.

ABD Hakkaniyet Bakanlığı geçen ay Gupta’yı New York City’de adı açıklanmayan bir Hint hükümeti çalışanı tarafınca tutulan Sih aktivistini öldürmeye girişim etmekle, diplomatik uyarılara yol açmakla ve Hindistan hükümetinin vakaya karıştığı iddiasını öne çıkarmakla suçlamıştı.

Pannun ABD Kurultay üyelerinin açıklamasını memnuniyetle karşıladı. Şöyleki söylemiş oldu: “ABD Kongresi’nin Hintli Amerikalı üyelerinin, ABD vatandaşlarının yurt içinde ve yurt haricinde yaşamını, özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü korumaya yönelik temel anayasal görevlerini yerine getirmeleri itimat verici.”

ABD Kurultay üyeleri şunu yazdı: “Kurultay Üyeleri olarak seçmenlerimizin güvenliği ve refahı bizim en mühim önceliklerimizdir. İddianamede yer edinen iddialar son aşama kaygı vericidir.”

“Hindistan Hükümeti’nin katliam planını araştırmak için bir Soruşturma Komitesi kurmasını takdir ediyoruz. Hindistan’ın kapsamlı bir soruşturma yürütmesi, Hindistan hükümet yetkilileri de dahil olmak suretiyle sorumluları görevli tutması ve bu tür olayların tekrarlanmayacağına dair güvence vermesi fazlaca mühim.”

“ABD-Hindistan ortaklığının her iki ulusumuz üstündeki anlamlı tesirini kabul etmekle beraber, iddianamede açıklanan eylemlerin, uygun şekilde ele alınmazsa, bu mühim ortaklığa ciddi şekilde zarar verebileceğinden kaygı duyuyoruz.”

Bu vaka, Kanada vatandaşı Hardeep Singh Nijjar’ın Britanya Kolumbiyası’nda kimliği belirsiz iki silahlı şahıs tarafınca öldürülmesinden kısa bir süre sonrasında meydana geldi. Nijjar, Pannun’un yakın yardımcısıydı ve Kanada’daki Khalistan Referandum kampanyasının lideriydi.

ABD’nin New York Cenup Bölgesi Bölge Mahkemesi’ne bakılırsa Gupta, ülkesinin “Hindistan kökenli bir ABD vatandaşı olan bir avukat ve siyasal aktivisti” öldürme çabasını koordine eden adı açıklanmayan bir Hint hükümeti çalışanı tarafınca tutuldu.

Nijjar benzer biçimde Pannun da, Şimal Hindistan’da tarihsel olarak Sih sözü geçen toprakları bölmek ve özerk bir devlet oluşturmak için onlarca senedir devam eden ayrılıkçı bir çaba olan Khalistan hareketine dahil oldu.

ABD’li yetkililerin komployu engellemesinin arkasından Hindistan’a “diplomatik uyarı” yapılmış oldu ve Başkan Joe Biden’ın bu mevzuda Başbakan Modi ile yüzleştiği bildirildi. Hakkaniyet Bakanlığı mühürlü bir iddianame hazırlamıştı ve başlangıçta bunu Kanada’nın ilgili başka bir cinayetle ilgili soruşturmasını tamamlamasının arkasından açmayı planlayarak Kanada ile Hindistan içinde diplomatik bir münakaşaya yol açmıştı.

Gene dün, ABD Birleşik Devletleri Internasyonal Din Özgürlüğü Komisyonu Washington’da Hindistan’ın dini azınlıkları ve onların adına savunuculuk yapanları giderek artan ulusötesi hedef almasından kaygı duyduğunu söylemiş oldu.

Hindistan hükümetinin yurtdışındaki aktivistleri, gazetecileri ve avukatları susturmaya yönelik son çabaları, din özgürlüğüne ciddi bir tehdit oluşturuyor. Teşkilat, Hindistan’ın din yada inanç özgürlüğünün dizgesel, devam eden ve ciddi ihlalleri sebebiyle USCIRF’in ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Hindistan’ı Hususi Kaygı Altındaki Ülke (CPC) olarak belirlemesi için yalvardığını söylemiş oldu.

“Hindistan hükümetinin Kanada’da Sih aktivisti Hardeep Singh Nijjar’ın öldürülmesine karıştığı iddiası ve ABD’de Gurpatwant Singh Pannun’u öldürme planı derinden rahatsız edicidir ve Hindistan’ın hem dini azınlıkları hem de insan hakları savunucularını susturma çabalarında ciddi bir artışı temsil etmektedir. USCIRF Komiseri Stephen Schneck, kendi ülkesinde ve yurtdışında “dedi.

“Biden yönetimini, Hindistan hükümetinin bilhassa ciddi din özgürlüğü ihlallerini kabul etmeye ve burayı hususi kaygı duyulan bir ülke (CPC) olarak tanımlamaya çağırıyoruz.”

Açıklamada şöyleki denildi: “Devletler, sınırları haricinde yaşayanlara karşı gözdağı, rahatsızlık yada sertlik uyguladığında ulusötesi baskı meydana gelir. Ulusötesi baskı kampanyaları çoğunlukla siyasal ve insan hakları aktivistlerini, gazetecileri ve dini ve etnik azınlık gruplarının üyelerini hedef alıyor.”

“Aşırı durumlarda, taktikler içinde gözaltı, aile üyelerine karşı misilleme, adam kaçırma yada Hindistan örneğinde olduğu benzer biçimde suikastlar içeriyor. Kasım 2023’te ABD Hakkaniyet Bakanlığı, Hindistan hükümetinin bir Sih aktivistine suikast girişiminin, ABD Birleşik Devletleri ve Kanada’da bir takım ek adam öldürmeye yol açmayı amaçladığını iddia eden bir iddianame yayınladı.

“Ek olarak Hintli yetkililer, yurtdışındaki dini azınlıklar adına savunuculuk meydana getiren gazetecileri ve aktivistleri hedef almak ve korkutmak için casus yazılım ve çevrimiçi rahatsızlık kampanyaları kullandı. Başbakan Narendra Modi’nin Haziran ayında ABD Birleşik Devletleri’ne yapmış olduğu Devlet Ziyaretinin arkasından, Hindistan’ın Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) informasyon ve teknoloji departmanı başkanı Amit Malviya’nın yorumları, ABD’li Wall Street Journal gazetecisi Sabrina Siddiqui’ye karşı bir sual sordurulmuş olduğu için çevrimiçi bir kampanya başlattı Hindistan’daki dini özgürlük koşulları hakkında.”

USCIRF Komiseri David Curry, “Hintli yetkililer, kendi sınırları içinde, Yasadışı Faaliyetleri Önleme Yasası ve din değişiklik yapma karşıtı yasalar benzer biçimde acımasız yasaları, dini azınlıkları, gazetecileri ve aktivistleri dizgesel olarak baskı altına almak için onlarca defa kullandı” dedi. “Gazetecilere yönelik gözdağı taktikleri de dahil olmak suretiyle, bu baskının yurtdışında yaşayan Hindistan’daki dini azınlıkları hedef alacak şekilde genişletilmesi bilhassa tehlikelidir ve göz ardı edilemez. ABD hükümetini, dini azınlıkların Hindistan’da yada başka yerlerde misilleme korkusu olmadan yaşayabilmelerini ve kendilerini ifade edebilmelerini sağlamak için üst düzey Hintli yetkililer ve internasyonal ortaklarla etken ilişkilerini sürdürmeye çağırıyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir