Emek verme intihar düşünceleri riskini artıran genleri gösteriyor
Dergide gösterilen yakın tarihindeki bir araştırmaya bakılırsa JAMA PsikiyatriVe intihar eğilimleri Ailelerde koşabilir. ABD askeri çalışanı üstünde meydana getirilen bir çalışmada intihar düşünceleri ve eylemleri olasılığını artıran dört gen bulunmuş oldu.
Duke Üniversitesi Tıp Merkezi’nden bilim adamları, bulgularının kalıtsal risk faktörlerinin intihar düşüncelerine ve riskli davranışlara iyi mi katkıda bulunduğuna dair anlayışımızı geliştirdiğini söylüyor, sadece bu faktörlerin tanımlanıp tanımlanmadığını belirlemek için daha çok araştırmaya gerekseme var. kalıtsal işaretler Hedefe yönelik tedavilere yol açabilir.
Duke Üniversitesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Kısmı’nde doçent olan Nathan Kimbrell, bir medya açıklamasında söylemiş oldu.
630.000’den fazla ABD gazisinin verileri, Profesör Kimbrell ve meslektaşları tarafınca genom çapında bir analizde kullanıldı.
Bu grubun %70’inden fazlası Avrupa kökenli, %19,1’i Afrikalı, %8,1’i Hispanik ve %1,3’ü Asyalı. Iştirakçilerin çoğunluğu erkekti.
Gaziler grubunun tıbbi kayıtları, 121.211 intihar düşüncesi yada eylemi vakası gösterdi. Malum kendine zarar verme davranışı öyküsü olmayan katılımcılar denetim olarak sınıflandırıldı.
Araştırma ekibi, atalarından bağımsız olarak doğrulanmış intihar düşünceleri yada davranışı vakaları olan hastalarda bulunan kan örneklerinin genomlarını inceleyerek birkaç gen daha keşfetti. En kuvvetli bağlantılar, zihinsel bozukluklarla da bağlantılı olan dört gen içinde bulunmuş oldu.
Biri, östrojen reseptörü ESR1’in, daha ilkin, her ikisi de harp gazilerinde intihar davranışı olasılığını artıran TSSB ve depresyonun genetik sebebi olduğu ortaya çıkarıldı.
ESR1 kaybının erkeklerde beyin dokusu üstünde negatif tesirleri olduğu bulunmuş oldu ve östrojenlerin de depresyon oranlarındaki cinsel eşitsizliklerde bir unsur olduğu düşünülüyor.
Keşfedilen ikinci gen, geçmişte riskli davranışlar, şizofreni, duygudurum bozuklukları, DEHB ve içki içme sorunuyla bağlantılı olan bir dopamin reseptörü olan DRD2 idi.
DCC olarak malum üçüncüsü, çeşitli psikiyatrik bozukluklarla bağlantılıdır ve beyin dokusunda anlatılır. Araştırmacılar, intihar kurbanlarının beyinlerinde artan miktarlar keşfettiler.
İntiharla ilişkilendirilen dördüncü gen olan TRAF3, antisosyal davranış, madde kötüye kullanımı ve DEHB ile ilişkilendirilmiştir.
Tedavi seçenekleri var mı?
Profesör Kimbrel’e bakılırsa, intihar riskini azalttığı gösterilen bipolar bozukluk için “altın standart” bir ilaç olan lityum, TRAF3’ün ve bir takım başka enflamatuar genin ifadesini düzenler. Araştırma ekibi ek olarak bu dördüne ek olarak dokuz atasal risk geni daha keşfetti.