Netanyahu, ‘İsrail’in Suudi ilişkilerinin zirvesinde’ bulunduğunu iddia ediyor ve zamanı Arap-İsrail barışını umuyor
Başbakan Binyamin Netanyahu Cuma günü yapmış olduğu açıklamada, İsrail’in Suudi Arabistan ile ilişkileri normalleştirmenin “zirvesinde” bulunduğunu ve Filistinlilerin bu karar üstünde “veto” hakkına haiz olmaması icap ettiğini söylemiş oldu.
Netanyahu, New York’taki Genel Kurul’da yapmış olduğu konuşmada, 2020’de üç Arap ülkesiyle daha resmi bağlantı kurma yönündeki anlaşmaların şimdiden “yeni bir sulh çağının başlangıcını müjdelediğini” iddia etti.
“Fakat daha trajik bir atılımın, İsrail ile Suudi Arabistan içinde zamanı bir barışın eşiğinde olduğumuza inanıyorum.”
“Bu şekilde bir sulh, Arap-İsrail çatışmasının sona ermesine büyük katkı elde edecektir. Öteki Arap devletlerini İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye teşvik edecektir” dedi.
Şahin başbakan, Tahran’ın dini liderlerinden duyulan endişenin İsrail’i Arap hayatına yaklaştırdığını ve hükümetinin Suudi Arabistan ile zamanı bir atılımın “zirvesinde” bulunduğunu söylemiş oldu.
Tahran hakkında karanlık uyarılarda bulunmak için onlarca defa BM sahnesini kullanan Netanyahu, Tahran’ın kendi atom bombasını üretmesi halinde nükleer hücum tehdidinde bulunur benzer biçimde görününce Genel Kurul’a kısa bir süre ara verdi.
Netanyahu, “Her şeyden ilkin, her şeyden ilkin İran, inandırıcı bir nükleer tehditle karşı karşıya kalmalı. İsrail’in başbakanı olduğum sürece, İran’ın nükleer silahlara haiz olmasını önlemek için gücüm dahilindeki her şeyi yapacağım.” dedi.
Kısa bir süre sonrasında ofisi, Netanyahu’nun yanlış konuştuğunu ve hazırladığı metinde “inandırıcı nükleer tehdit” yerine “inandırıcı askeri tehdit” yazdığını söylemiş oldu.
Başbakanlık ofisi, “İnandırıcı bir nükleer tehdit olarak yanlış okundu. Başbakan, konuşmanın orijinal metninin arkasında duruyor.” dedi.
İsrail’in yaygın olarak malum sadece duyuru edilmemiş bir nükleer programı var. Stockholm Internasyonal Sulh Araştırma Enstitüsü’ne nazaran, Ocak ayı itibarıyla İsrail’in ortalama 90 nükleer cenk başlığı stoğuna haiz olduğuna inanılıyordu.
Tahran nükleer bomba aramış olduğu iddialarını reddediyor sadece eski ABD Başkanı Donald Trump’ın anlaşmadan çekilmesi ve kapsamlı yaptırımların tekrardan uygulamaya konmasının arkasından 2015 senesinde ABD aracılıyla meydana getirilen anlaşmada belirlenen uranyum zenginleştirme sınırlarını ihlal etti.
Filistinlilere ‘veto’ yok
Netanyahu konuşmasında ek olarak İsrail ve Arap devletlerinin, İran’ı 1979’dan beri yöneten Şii din adamlarından “Tahran’ın tiranlarından” gelen bir tehdit hissiyle birleştiğini söylemiş oldu.
İsrail, 2020 senesinde Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas ile ilişkiler kurdu; bu ilişkiler, komşusu Mısır ve Ürdün ile barıştıktan sonrasında onlarca senedir Arap dünyasıyla ilk normalleşme oldu.
Suudi Arabistan, İslam’ın en mukaddes iki şehri olan Mekke ve Medine’ye ev sahipliği yapması sebebiyle bilhassa büyük bir ödül olarak görülüyor.
Perşembe günü BM’de yapmış olduğu konuşmada Filistin devleti olmadan Ortadoğu’da sulh olamayacağını söyleyen Filistinli önder Mahmud Abbas’ın ısrarını kati bir halde reddetti.
Netanyahu, “Filistinlilere Arap ülkeleriyle yapılacak yeni sulh anlaşmaları mevzusunda veto hakkı vermemeliyiz” dedi.
“Filistinliler daha geniş bir barıştan büyük yarar görebilirler. Onlar bu sürecin bir parçası olmalılar. Sadece süreç üstünde veto hakkına haiz olmamalılar.”
Biden yönetimi, İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki görüşmelere öncülük ediyor. Suudi Arabistan’ın veliaht prensi ve fiili hükümdarı Muhammed bin Salman, geçtiğimiz günlerde iki tarafın yakınlaştığını söylemiş oldu.
Trump’ın yakın müttefiki Netanyahu, sağcı İsrailli lideri, eleştirmenlerin demokrasiye zarar verdiği kabul edilen yargı revizyonu sebebiyle eleştiren Biden’ın diplomasisini övmek için elinden geleni yapmış oldu.