Suni tatlandırıcıların kullanımı mevzusunda alarm verin Aspartamın da kanserle bağlantılı olduğu öne sürüldü.

0
Bileşen olarak yapay tatlandırıcılar içeren alkolsüz içeceklerin Unsplash'tan temsili görüntüsü.
Bileşen olarak suni tatlandırıcılar içeren alkolsüz içeceklerin Unsplash’tan temsili görüntüsü.

Dünya Sıhhat Örgütü’nün Internasyonal Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), popüler suni tatlandırıcı aspartamı “insanoğlu için muhtemelen kanserojen” olarak sınıflandırdı. Etiket, rejim alkolsüz içeceklerde ve öteki şekersiz ürünlerde yaygın olarak bulunan aspartamın güvenliği hakkında hararetli bir tartışmayı ateşledi.

Internasyonal Kanser Araştırmaları Ajansı’nın “sınırı olan kanıtlara” dayalı sınıflandırması, aspartam ve kanser içinde ihtimaller içinde bir bağlantıya işaret ediyor. Bununla beraber, ajansın besin güvenliği grubu, kanıtların acil endişeyi gerektirecek kadar ikna edici olmadığını korumak için çaba sarfediyor. ABD Besin ve İlaç İdaresi (FDA), aspartamın en oldukca çalışılan besin katkı maddelerinden biri bulunduğunu ve onaylanmış koşullar dahilinde kullanıldığında güvenli bulunduğunu söyleyerek IARC tanımına katılmamaktadır.

Dünya Sıhhat Örgütü Beslenme ve Besin Güvenliği Departmanı Direktörü Dr. Francesco Branca, aspartamdan tamamen uzaklaşmak yerine ölçülü olmak icap ettiğini altını çizdi. “Yalnız birazcık ılımlılık tavsiye ediyoruz” dedi.

Equal, Nutrasweet ve Sugar Twin benzer biçimde adlar altında satılan aspartam, rejim meşrubatlar, sakızlar ve düşük kalorili şekerler dahil olmak suretiyle birçok üründe şeker yerine yaygın olarak kullanılmaktadır. İlk olarak 1974’te Besin ve İlaç İdaresi tarafınca onaylandı, sadece sonraki yıllarda hayvan çalışmalarında ortaya çıkan endişeler sebebiyle tartışmalarla karşılaştı. Bununla beraber, 1981’de FDA, insan tüketim seviyelerinin herhangi bir toksik eşiğin oldukca altında bulunduğunu doğrulayarak kullanımını tekrardan onayladı.

Aspartamın güvenliğini çevreleyen münakaşa, hayvan emekleri ve insanlarda meydana getirilen gözlemsel çalışmaların bir kombinasyonundan meydana gelmektedir. İtalyan araştırmacılar tarafınca 2010 senesinde meydana getirilen bir araştırma, adam farelerde aspartam ile karaciğer ve akciğer kanseri içinde bir bağlantı bulunduğunu öne sürerken, Danimarka’da meydana getirilen bir araştırma, suni olarak tatlandırılmış içecekler ile hamile hanımlarda erken doğumlar içinde bir ilişki buldu. Bununla beraber, bu emek harcamalar, insanların normalde tüketeceğinden daha yüksek miktarlarda aspartam kullandıkları için eleştirilere maruz kalmıştır ve gözlemsel emek harcamalar direkt nedenselliği belirleyememektedir.

Internasyonal Kanser Araştırma Ajansı, maddeleri kansere niçin olma potansiyellerine bakılırsa değişik gruplara ayırır. Aspartam, “olası kanserojen” maddeler olarak kabul edilen grup 2b’ye girer. Olası bir kanserojene maruz kalmanın kanser gelişimini güvence etmediğini not etmek önemlidir.

Devam eden tartışmaların ortasında, Dünya Sıhhat Örgütü ve öteki sıhhat kuruluşları, vücut ağırlığının kilogramı başına günlük izin verilen maksimum aspartam alımını 40 miligram olarak belirledi. Bu düzey oldukça yüksek kabul edilir ve bunun aşılması oldukca oranda aspartam içeren ürün tüketilmesini gerektirir.

Uzmanlar, aspartamın potansiyel sıhhat etkilerini daha iyi idrak etmek için daha çok araştırmanın önemini vurguluyor. IARC sınıflandırması kaygı uyandırsa da, kanıtların bütününü dikkate almak ve mevzuya ihtiyatla yaklaşmak gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir