Biden yönetiminin İsrail’e yönelik dikkat çekici alçakgönüllü tavrı

0
Sarı gömlekli ve siyah şortlu bir çocuk, bir binanın duvarındaki oda büyüklüğündeki delikten sokağa bakıyor.
Filistinli bir çocuk, İsrail’in Batı Şeria’daki Cenin kentindeki askeri operasyonunun peşinden 6 Temmuz’da bir binada meydana gelen hasara bakıyor. | Getty Images vasıtasıyla Nidal Eshtayeh/Xinhua

Büyükelçi Tom Nides’in Wall Street Journal ile yapmış olduğu çıkış röportajından öğrendiklerimiz.

Wall Street Journal Pazartesi günü, Başkan Joe Biden’ın giden İsrail büyükelçisi Tom Nides ile bir veda röportajı yayınladı ve burada Başbakan Benjamin Netanyahu’yu aşırılık yanlısı İsrail hükümetinin yargı düzeltim planını ve İsrail’deki koşulları iyileştirme çabalarını frenlemeye çağırdı. işgal altındaki Filistin toprakları bölgelere yayılmış alanlar.

Nides, ABD’nin İsrail’deki rolünün önemini koruduğunu söylemiş oldu. Journal’a “İsraillilerin çoğunun ABD’nin kendi işlerine karışmasını istediğini düşünüyorum” dedi.

Fakat planlanan büyükelçi ile Geri çekilme, İsrail ordusunun Batı Şeria’daki Cenin şehrini kuşatmasının derhal peşinden geldi. Yorumlar, Biden yönetiminin buraya koyduğu odak hakkında daha samimi bir şey ortaya çıkardı. Odak noktası: Filistinlilerin haklarını korumak için daha büyük bir planı ve hatta daha kuvvetli bir duruşu olmayan, Filistinliler için nispeten minik ölçekli ekonomik kalkınma girişimleri.

Nides röportajda “Hayır, önümüzdeki yedi gün içinde Nobel Sulh Ödülü almayacağım” dedi. “Fakat sanırım geriye dönerek averaj bir Filistinli için yaşamı birazcık daha kolaylaştıran ve daha iyi hale getiren şeyler yaptığımı söyleyebilirim.” .

Röportaj, Biden’ın önceki ABD yönetimlerinin çözmek için mühim diplomatik ana para yatırdığı bir çatışmaya yaklaşımının iddiasız doğasını gösteriyor.

Toplumsal medyada etken ve medya karşılaşmalarında mühim bir figür olan Nides, Biden yönetiminin İsrail ve Filistin’e iyi mi baktığına dair dikkate kıymet bir fotoğraf sunuyor. Kendi ifadesiyle, “İsrail devleti için en mühim şeyin Batı Şeria’da sakinliği korumak bulunduğunu düşünüyorum.”

Filistinliler için siyasal bir ufuk olmadan, Nides ve Biden hükümetinin tasarım etmiş olduğu şey mümkün değil. ABD, devam eden işgalin yakın ortağı İsrail’in karşılaşacağı neticeleri dile getirmesi gerekecek, aksi takdirde Cenin benzer biçimde şehirler daha oldukca kuşatılacak, Gazze ile İsrail içinde daha oldukca harp olacak ve İsrail’in temel sorunları ortaya çıkacak. İsrail hükümeti değişimi çözecek. Filistin çatışması dikkate alınmayacaktır.

Biden’ın iki yılı aşkın Ortadoğu politikası açıklandı

İsrail’in askeri işgali 1967’den beri sürüyor ve ABD’nin uzun süredir devam eden bağımsız bir Filistin devleti yaratma politikası, Obama yıllarından beri formaldehit şeklinde yatıyor. “Ben buraya iki devletli bir çözümü görüşme etmeye gelmedim. Buraya ergonomik şeyler hayata geçirmeye geldim” dedi.

Biden başkanlığı şimdiye kadar Çin ile rekabete odaklandı Odak. Ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana Avrupa, ABD’nin diplomatik ilgisinin çoğunu kendine çekti. Bu, ABD’nin Ortadoğu’daki liderliğinin gerilediği anlamına geliyor.

Gene de Biden’ın yakın çevresi, bunun ne işe yaradığını düşündüğünü ortaya koymak için son birkaç aydır süre harcadı. sütunlar Ortadoğu politikası.

Beyaz Saray Orta Doğu Koordinatörü Brett McGurk bunu “temellere dönüş” olarak nitelendirdi. Önceki hükümetlerin aksine, bu bir Ortadoğu sulh planıyla ilgili değil. Temel ilkeler, İran’a karşı mücadelede İsrail’le ortaklık yapmak, İsrail’i Netanyahu hükümetinin en aşırı üyelerini dizginlemeye nazikçe teşvik etmek ve kalkınma yardımı yöntemiyle Filistinlilere sözde ekonomik sulh teklif etmek. Hükümet ek olarak İsrail ile aralarında Bahreyn, Mısır, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de bulunmuş olduğu ilişkileri normalleştirdiği Arap devletlerini bir araya getiren Negev Forumu adlı yeni bir bölgesel toplantı platformunun duyurusunu yapmış oldu.

Biden yetkilileri, değerleri ABD dış politikası için lüzumlu olarak tanımlamış olsalar da, ABD’nin İsrail ve Filistin’e yaklaşımında insan haklarının rolünü açıklamadılar.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Haziran sonunda Dış İlişkiler Konseyi’ne hitaben yapmış olduğu konuşmada durumu hafife aldı. “İsrail’deki dostlarımıza ve müttefiklerimize arka bahçelerinde yanan bir ateşle mevcut anlaşmaları fiilen derinleştirmenin olanaksız değilse de oldukca daha zor olacağını söyledik. [with Arab states] potansiyel olarak Suudi Arabistan’a yayılmalarının yanı sıra,” dedi Blinken. Filistin’in yalnız İsrail’in arka bahçesi olduğu fikri, üstü kapalı olarak ABD’nin işgal altındaki toprakları İsrail’in bir parçası olarak gördüğünü ima ediyordu ve kesinlikle statükoyu korumanın ötesinde herhangi bir fiil önermiyordu.

Bununla birlikte, Beyaz Saray yetkilileri İsrail ile Lübnan içinde diplomatik bağları olmayan iki ülke arasındaki minik bir deniz anlaşmasını memnuniyetle karşıladılar. Bölgedeki riskler göz önüne alındığında bu minik bir başarıdır. Ek olarak, Biden yönetiminin İsrail’e verdiği on milyarlarca doları ve güvenlik garantilerini, devam eden işgalin kabul edilmesinin gerçekliğini yansıtan politikalara yönelik anlamlı adımlar atması için bir koz olarak kullanmak yerine iyi mi minik pratiklere odaklandığını da gösteriyor.

Mesele şu ki, Biden işi büyütmüyor

Journal ile yapmış olduğu röportajda Nides, ekonomik sulh olasılığını altını çizdi.

Biden yönetiminde ABD, “Batı Şeria ile Ürdün arasındaki yaşamsal ehemmiyet taşıyan Allenby Köprüsü’nün emek harcama saatlerini uzatmak; Batı Şeria’daki Filistinliler için 4G telefon hizmeti; Filistin sıhhat hizmetleri için 100 milyon ABD Doları tutarında yardım sözü verdi; Filistinlilerin Gazze Şeridi açıklarında minik bir gaz sahası geliştirmesi için İsrail’in onayını almak; Journal’a gore, Batı Şeria’daki Cenin şehri için yeni bir enerji santrali işletmeye almak için çalışıyoruz.

Bunlar pozitif yönde gelişmeler; Kredi, elçilikteki iktisat yetkililerine aittir. Fakat bunlar bir büyükelçi için minik zaferler.

Analistler Zaha Hassan ve Daniel Levy’nin kısa sürede belirttiği benzer biçimde, işgal altındaki Filistin’deki haklardan mahrumiyet ve siyasal haklar benzer biçimde temel meselelere değinmeden İsrailliler ve Filistinliler içinde kapsamlı bir sulh sağlamak yalnız “eski fikirlerin geri dönüştürülmesidir”. (Izahat: 2009’dan 2012’ye kadar fikir müesseselerinde Levy ile beraber çalıştım.)

Levy ve Hassan, Biden’ın ekibinin Filistin, İsrail ve internasyonal düzeydeki önde gelen insan hakları gruplarının İsrail politikalarının apartheid’ı iyi mi tasvir ettiğini belgelediği bilhassa uygunsuz bir zamanda ekonomik sulh için kampanya yürüttüğünü iddia ediyor. Büyüyen bir küresel hareket, İsrail’i bir apartheid devleti olarak etiketliyor. Filistinliler için ekonomik girişimler siyasal fena durumu değiştirebilmek için kafi değil. ABD/Orta Doğu Projesi’nin yönetici direktörü Levy, “Büyümekte olan ‘apartheid’e son verme’ terimine karşı noktanız Filistinlilere 4G getirmekse, tahmin edin zaman içinde kim kazanacak?” dedi.

Levy, Biden yönetiminin hırsının ne kadar zayıf olduğu mevzusunda endişeli Dır-dir. Ekonomik sulh argümanı, siyasal fırsatlardan yoksun yeni nesil Batı Şeria Filistinlilerinde yankılanmayacak.

Bununla birlikte, Ortadoğu kendi sorunlarını çözüyor ki bu, ABD’nin İsrail’i kucaklama, bitmek bilmeyen askeri müdahaleler başlatma ve aynı anda Çin’le yakınlaşma sicili göz önüne alındığında, ille de fena bir şey değil. Hakkaten de Pekin, Biden’ın göreve gelmesinden bu yana Orta Doğu’daki en mühim diplomatik anlaşmaya aracılık ederek hasımları Suudi Arabistan ve İran’ı bir araya getirdi. Levy, “Bölge gelişiyor ve işlerini daha da düzenlemeye çalışıyor” diye açıklıyor. Sadece ABD, İsrail-Filistin ilişkisinde yarattığı eski bir balona hapsolmuş durumda.

Biden yönetiminin yaklaşımını savunanlar, artık büyük şeylerin mümkün olmadığını, bu yüzden hem ekonomiye hem de İsrail’in Arap Ortadoğu’suna entegrasyonuna odaklanılması icap ettiğini söylüyor. Obama’nın İsrail büyükelçisi olarak vazife icra eden Daniel Shapiro, Biden’ın geçen yaz bölge turu hakkında “Biden’a minnettarlığınızı gösterin” diye yazdı. “Göreve vardığında karşılaşmış olduğu yıkıcı krizler göz önüne alındığında, Orta Doğu hiçbir süre birinci önceliği olmadı.”

Shapiro, Mart ayında Kurultay’ye “daha çok Arap devletini İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye çağırmanın” “İsrail-Filistin arenasındaki tek potansiyel pozitif enerji deposu” bulunduğunu söylemiş oldu. Şimdi meydana getirecek bağlamak Dışişleri Bakanlığı’nın İsrail’in Arap dünyasıyla bütünleşmesine odaklanan yeni bir rol üstlendiği söyleniyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir