Son olarak Türkiye, İsveç’in NATO hedefini destekleyecektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vilnius’ta düzenlenen NATO zirvesi arifesinde U dönüşü yapmış oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in Salı günkü zirvesi öncesinde askeri anlaşmaya simgesel bir zafer kazandıran son dakika değişikliği olan Şimal Atlantik İttifakı’na (NATO) katılma hedefini desteklemeyi kabul etti.
Pazartesi günü geç saatlerde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya kabulü için baskı yapacağını duyurdu. Pazartesi günü erken saatlerde İsveç’in NATO umutlarını Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımına bağlamaya çalıştığında itirazları güçlenen Erdoğan’ın oldukça dikkate kıymet bir yüz ifadesiydi.
İsveç, Erdoğan’ı ikna etmek için Türkiye’ye bir ekip tavizler vermişti ve Stoltenberg, ABD ve öteki NATO müttefikleri geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ı aylarca devam eden ablukayı sona erdirmesi için ikna etmeye çalışmıştı. Müttefikler bu yılki NATO zirvesi için Litvanya’nın Vilnius kentinde toplanıyor ve Türkiye’nin itirazları ittifakın aşılamaya çalmış olduğu uyum duygusunu baltalıyor. Ek olarak bu hafta üstünde çalışılan öteki zor dış ilişkiler kılavuzlarından, bilhassa de Ukrayna’nın gelecekteki NATO üyeliği mevzusundan dikkati dağıttı.
Toplantıdan sonrasında ev sahipliği yaptığımı duyurmaktan mutluluk duyuyorum. @RTErdogan & @swedishPMCumhurbaşkanı Erdoğan transfere onay verdi #İsveçKatılım protokolünü en kısa sürede TBMM’ye sunmak ve onaylanmasını sağlamak. Bu her şeyi icra eden zamanı bir hamle #NATO Müttefikler daha kuvvetli ve daha güvenli. pic.twitter.com/D7OeR5Vgba
— Jens Stoltenberg (@jensstoltenberg) 10 Temmuz 2023
Türkiye parlamentosu (Macaristan parlamentosu ile beraber) İsveç’in üyeliğini hemen hemen onaylamadı, dolayısıyla antak kalma tam olarak kesinleşmiş değil. Sadece NATO hala iddia edebilir A zirvenin başlangıcında büyük bir yengi – ve, uh, tamamen naturel fotoğraf fırsatı -. Sadece, bu yalnız sembolizmden daha fazlasıdır. Bu yıl NATO genişledi ve iki yeni üye ilave ederek toplam üye sayısını 32’ye çıkaracak. Finlandiya (Nisan ayında resmen katıldı) ve İsveç uzun süredir bağlantısızlık politikaları uyguluyor, NATO ile ortaklık yapıyor sadece pakttan kesinlikle uzak duruyor. Sadece Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Finlandiya ve İsveç’i güvenlik çıkarlarını tekrardan gözden geçirmeye ve yükselişi gelecekteki Rus saldırganlığına karşı bir caydırıcı olarak görmeye zorladı.
Finlandiya ve İsveç’in üyeliği bu yüzden, Ukrayna’daki savaşı sonucunda genişlemeye ve muhtemelen ittifakın tekrardan şekillenmesine neden olan Vladimir Putin için bir yenilgidir. NATO misyonunu tekrardan canlandırmak ve Avrupa’yı ve onun dünyadaki yerini savunmadaki rolünü tekrardan tanımlamak için bu anı değerlendirmek istiyor.
NATO-Türkiye-İsveç dramı özetlemek gerekirse anlatıldı
Geçen yaz, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin peşinden, Finlandiya ve İsveç uzun süredir sürdürdükleri tarafsızlık tutumlarını terk ettiler ve NATO’ya katılma niyetlerini açıkladılar. Avrupa Birliği’nin iki ülkesi uzun süredir İttifak ile yakın bir halde iş koşturmacasındadır ve her ikisi de kuvvetli, istikrarlı demokrasilerdir – tipik olarak sorunsuz üyelik için ideal formül.
Erdoğan değişik görmüş oldu. Türk önder, ülkenin terör örgütü olarak görmüş olduğu Kürt grupları desteklediğine inanılmış olduğu ve Türkiye’ye tabanca ambargosu uyguladığı için teklifleri geri çevirdi. Geçen yıl Madrid’de meydana getirilen NATO zirvesinde, Türkiye, Finlandiya ve İsveç, görünüşe gore bu sorunları çözmeyi amaçlayan bir mutabakat zaptı üstünde anlaştılar.
Fakat uzun sürmedi. Türk önder sonunda Finlandiya’nın katılmasına izin vermesine karşın, teröristlere karşı hâlâ yeterince sert olmadığı sebebi öne sürülerek İsveç’in girişini engellemeye devam etti.
Bununla beraber, Erdoğan’ın terörist tanımı oldukça geniştir ve çoğu zaman muhalifleri ve rejimini eleştiren diğerlerini ihtiva eder. Türkiye’nin bir davası olsa bile, İsveç yasal sürece ve hukukun üstünlüğüne uymak zorundadır ve diyelim ki bir grup insanı bir hevesle iade edemez. Kısa sürede Stockholm’deki bir caminin haricinde yanan bir Kuran, Türkiye’nin bunu İsveç’in ifade özgürlüğünden fazlaca İslam karşıtı protestolara karşı liberal duruşu olarak yorumlamasıyla gerilimi artırdı.
Gene de İsveç, terörle savaşım yasalarını sıkılaştırmak ve 2013 senesinde Türkiye’de uyuşturucuya bağlı bir suçtan yargı giymiş minimum bir şahıs de dahil olmak suretiyle bazı kişileri iade etmeyi kabul etmek de dahil olmak suretiyle tavizler verdi. (Kişi, iadesinin gerçek sebebinin PKK bağları bulunduğunu iddia ediyor.) Sadece İsveç, hem hükümeti hem de vatandaşları Türkiye’yi yatıştırmak için hukukun üstünlüğünden ödün vermeyeceklerini ısrarla belirttikleri için, bununla beraber çetrefilli bir yol izlemeye çalışıyor.
Bu adımlara ek olarak Ümit, bu Mayıs ayında büyük bir tekrardan seçim zaferi kazanan Erdoğan’ın artık kolay siyasal zaferler ardında koşmaması ve bu yüzden o zirveyle İsveçli duruşunu yumuşatabilmesiydi. Sadece Erdoğan’ın bir dönem daha kazanması, başka bir cumhurbaşkanı olacağı anlamına gelmiyordu. Uzmanlar, seçimi kendi şartlarına gore de olsa Batı ile ilişkileri tekrardan şekillendirmenin bir yolu olarak göreceğini söylediler. Bu, fazlaca azca Türk gözlemcinin, en azından karşılığında bir şey almadan, seçimden sonrasında İsveç’in NATO üyeliğini bu kadar acele onaylayacağına inanılmış olduğu anlamına geliyordu.
Bunlar F-16 harp uçakları olabilir. Biden yönetimi, Türkiye’nin yükseltilmiş ekipman satın almasına seve seve izin vereceğini fazlaca açık bir halde ortaya koydu ve bunu İsveç’i NATO’ya sokma çabalarında koz olarak kullanırken bilhassa sağduyulu bile olmadı. “Erdoğan’ı kutlama ettim. Hâlâ F-16 ile ilgili bir şeyler üstünde çalışmak istiyor. Başkan Joe Biden, Erdoğan’ın Mayıs ayındaki seçim zaferinin peşinden yapmış olduğu açıklamada, ona İsveç ile bir antak kalma yapmak istediğimizi söyledim, öyleyse yapalım.
Fakat o denli kolay değil. Sonunda Kurultay’nin tabanca transferleri mevzusunda söz hakkı var ve İsveç ile NATO arasındaki açmaz sebebiyle bir F-16 anlaşmasına ve ek olarak Türkiye ve Suriye’nin anti-demokratik küme düşmesi şeklinde öteki endişelere itiraz etmeye devam etti. Hafta sonu Biden ve Erdoğan, F-16’ları tartışan bir konuşma yaptılar, sadece Türk önder, temelde ikisini birbirine bağlamanın “doğru olmadığını” söyleyerek ihtimaller içinde bir karşılık fikrine kızmış görünüyordu.
Erdoğan’ın beklenmedik bir şey istediği ortaya çıktı: ülkesinin AB üyelik çabalarının tekrardan canlandırılması.
Türkiye, AB ile katılım müzakerelerini 2005 senesinde resmen başlattı, sadece Erdoğan’ın bilhassa son yıllarda demokrasi ve hukukun üstünlüğü mevzularında geri adım atması, adaylığını sınırsız olarak askıya aldı.
Erdoğan’ın AB üyeliğini hakikaten isteyip istemediği tam olarak net değil. Erdoğan, Batı’ya muhalefetini Türkiye’nin gücünden ve nüfuzundan yararlanmak için kullanıyor ve bu milliyetçilik ülke içinde iyi karşılanıyor: NATO zirvesinin ilk günlerini manşet yapmak ve AB’nin Türkiye hedefini tekrardan canlandırdığını savlamak, yurt içinde iyi satabilir. Sonunda o F-16’yı alırsa daha da iyi.
İsveç fiyaskosunun Batı ile Türkiye arasındaki ilişkileri iyi mi daha çok değiştirebileceği de belirsiz. Türkiye güvenilmez bir bağlaşık ve ortak bulunduğunu kanıtlıyor. Erdoğan sonunda pes etse de ittifak üstünde oldukça çok baskı kurmaya devam ediyor ve Batı, gelecekte Erdoğan’ın kaçamaklarına karşı daha azca hoşgörülü olabilir. NATO’nun artık birlik anına yaklaşması muhtemeldir, sadece mevcut çatlaklarını uzun süre gizlemesi pek ihtimaller içinde değildir.