Yargıç Minallah, ülke anayasal krizin eşiğine gelirken ‘iç gözlem’ çağrısında bulunmuş oldu
İSLAMABAD: Yüksek Mahkeme Yargıcı (SC) Yargıç Athar Minallah Cuma günü 25 sayfalık detaylı bir karşıcılık notunda, ülkenin siyasal ve anayasal bir krizin eşiğinde bulunduğunu ve “tüm sorumluların harekete geçmesinin” tam zamanı bulunduğunu altını çizdi. geri çekil ve birazcık iç gözleme başvur.
Pakistan Başyargıcı Umar Ata Bandial’ın Hayber Pakhtunkhwa ve Pencap’ta sandıkların ertelenmesine ilişkin almış olduğu suo motu suç duyurusunu reddeden yüksek mahkeme yargıçları içinde yer edinen Yargıç Minallah, dilekçeleri ve suo motu yargı yetkisini değerlendirerek bunu söylemiş oldu. , mahkeme “haksız yere iki eyalet yüksek mahkemesinin bağımsızlığını baltalıyor” olacaktır.
Yargıç Minallah, Pakistan Başyargıcı (CJP) Umar Ata Bandial tarafınca Hayber Pakhtunkhwa (KP) ve Punjab’daki sandıkların ertelenmesine ilişkin olarak Ghulam Mehmood Dogar’ı dinleyen bir SC heyetinin tavsiyesi üstüne almış olduğu suo motu bildirisini reddeden yargıçlar arasındaydı. dava.
CJP Bandial, suo motu davasını dinlemek için dokuz üyeli bir kürsü oluşturmuştu. Dokuz yargıçtan ikisi davadan çekilirken, dördü – Yargıç Syed Mansoor Ali Shah, Yargıç Jamal Khan Mandokhail, Yargıç Yahya Afridi ve Yargıç Minallah – davayı reddetmişti.
Yargıç Minallah, notunda, yargının etkin bir halde işleyebilmesi için “halkın itimat ve güveninin” “mukaddes” bulunduğunu altını çizdi.
Yargıç, “Mahkemenin kararının meşruiyeti, yalnızca halkın Mahkeme’nin siyasal taraflar arasındaki anlaşmazlıklarda bağımsız, yansız ve apolitik bir arabulucu olduğuna olan inancına bağlıdır” dedi. Ek olarak Pencap ve Hayber Pakhtunkhwa’daki seçim meselesinin siyasal bulunduğunu ve bir yüksek mahkeme tarafınca karara bağlandığını deklare etti.
‘Madde 63-A kutuplaşmış siyasal çıkar sahipleri’
Yargıç, Yüksek Mahkeme’nin, eski Ulusal Meclis başkan yardımcısının alt meclisi feshettiği geçen senenin Nisan ayından bu yana “benzeri görülmemiş, suçlanmış ve kutuplaşmış bir siyasal ortamın” merkez aşamasında kaldığını kaydetti.
Yargıç, Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) Başkanı Imran Khan’ın Ulusal Meclis’ten ayrılma kararının “derin neticeleri” bulunduğunu kaydetti. Başkan Arif Alvi’nin bu kararla, 63-A maddesinin yorumlanması için Yüksek Mahkeme’nin danışma yetkisine başvurduğunu kaydetmiştir.
Eski İslamabad yüksek mahkemesi başsavcısı, Madde 63-A’daki oyların dikkate alınmaması davasında verilen kararın “oldukça gerilmiş ve kutuplaşmış bir siyasal atmosferde” “derin” bir tesir yarattığını belirtti. Ek olarak, davanın gözden geçirilmesinin beklemede bulunduğunu da kaydetti.
Yargıç Minallah, “63A Maddesinin yorumunun sonraki vakalar üstündeki tesirleri, kutuplaşmış siyasal paydaşlar için geniş kapsamlıydı” dedi.
Suo motu 4’e 3 oyla görevden alındı: Hakkaniyet Minallah
Detaylı kararda hakim, kararın 4-3 ile ret mi yoksa 3-2 ile kabul mü olduğu mevzusundaki tartışmalara da değindi.
Yargıç Minallah, Yargıç Yahya Afridi’nin dilekçenin reddine ilişkin notuna katıldığını ve kısa karardaki gerekçesinin “ikna edici” bulunduğunu, bu yüzden “karara katılmakta tereddüt etmediğini” belirtti.
“24.02.2023 tarihindeki talimatnamede notumu kaydederek kararımı yinelemiştim. Bilgili kardeşlerim Syed Mansoor Ali Shah ve Jamal Khan Mandokhail, JJs tarafınca kaydedilen detaylı muhakemeyi okuma ayrıcalığına haiz oldum ve bilhassa dilekçelerin nihai sonucu ve bir yetkili tarafınca suo motu yargı yetkisinin üstlenilmesi mevzusunda onların görüşlerine katılıyorum. 4’e 3 çoğunluk zira 27.02.2023’te bekleme salonunda meydana getirilen toplantıdaki anlayış buydu. Hakim, detaylı notunda, geri çekilmediğim yada kendimi ayırmak için herhangi bir nedenim olmadığı kaydedildi.
Önergesinin kötüye kullanılması
Yargıç Minallah, “zayıf, savunmasız ve marjinalleştirilmiş sınıfların temel haklarının korunmasını sağlamak” için Anayasa’ya 184(3) Maddesi eklenirken, yargı yetkisinin “seçilmiş başbakanların görevden alınmasını meşrulaştırmak ve onaylamak için kullanıldığını” savundu. askeri darbeler.”
Sonrasında, seçilen başbakanları görevden almak için kullanılan Begüm Nusrat Butto ile Pakistan Genelkurmay Başkanı ve Pakistan Federasyonu, Zafar Ali Shah ile General Pervez Müşerref arasındaki davaları aktardı ve Syed Yousaf Raza Gillani ve Nawaz Sharif’in de diskalifiye edildiğinden bahsetti. Madde 184(3) uyarınca ofis.
Hakkaniyet, politika alanındaki bu tür hamlelerin ve suo motu yargı yetkisine düzensiz bir halde başvurulmasının, “halkın itimatı ve itimatı için hakikaten de uygun olmayan kalıplaşmış kamuoyu algıları” üstüne eleştirilere çağrı ettiğini söylemiş oldu.
SC’nin sorumlulukları
Ek olarak, 184(3) maddesi uyarınca yargı yetkisinin, toplu olarak HSK ve mahkemenin yargıçları anlamına gelen “Yüksek Mahkeme”ye ilişik bulunduğunu deklare etti.
“Madde 184(3) kapsamındaki yetki doğaldır ve münhasıran Yüksek Mahkemeye aittir”. Yargı yetkisini Yargıtay’ın çıkarlarına en uygun şekilde kullanmanın HSK’nın görevi bulunduğunu belirtti.
Ek olarak, HSK’nın ve mahkemelerin, 184(3) maddesi kapsamındaki yargı yetkisinin halkın itimatını çoğaltmak ve korumak için kullanılmasını sağlama sorumluluğunu vurgulayarak, HSK’nın takdir yetkisinin “özgür” olmadığını yazdı.
Yargıç ek olarak mahkemenin “hiçbir çıkar sahibinin forumunu siyasal stratejisini ilerletmek yada öteki rakiplere karşı avantaj elde etmek için kullanmasına izin vermemesi icap ettiğini” altını çizdi.
Anayasa’nın açık bir halde uyuşmazlığı çözmek amacıyla oluşturduğu kurum ve forumlara haiz olmasına karşın siyasal paydaşların uyuşmazlıklarını mahkemeye taşımaya teşvik edilmesi TBMM’yi zayıflattığı benzer biçimde kamuoyunda yargı algısını da negatif etkilemektedir.
Açıklanan nedenler
Yargıç, davanın reddedilmesinin çeşitli nedenlerini özetleyerek, Lahor Yüksek Mahkemesi’nin seçim gecikmeleri davasında halihazırda bir karar vermiş olması ve Peşaver Yüksek Mahkemesi’nin davaya bakmakta olması sebebiyle, dilekçelerin ve suo motu yargı yetkisinin “olmaması icap ettiğini” yazdı. Lahor Yüksek Mahkemesi’nin kararının ve Peşaver Yüksek Mahkemesi önünde derdest olan yargılamanın uygulanmasına müdahale etmemesi için ağırlandı.”
Ek olarak, herhangi bir tarafın yüksek mahkemelerin kararlarından memnun kalmaması durumunda, üst mahkemeye itirazda bulunabileceklerini belirtti.
Karşıcılık notunda, “Bu aşamada hoşgörme erken olacaktır ve bu Mahkemenin bağımsızlığına ve tarafsızlığına halkın itimatını gereksiz yere sarsacaktır.”
Ek olarak Yargıç Minallah, bu yargılamaların başlatılmış olduğu “üslup ve tarzın” mahkemeyi “gereksiz yere” siyasal tartışmalara maruz bıraktığını yineledi.
Halkın itimatını aşındırmanın yanı sıra, suo motu varsayımının “bilgili bir dış gözlemcinin zihninde endişelere yol açabileceğini” deklare etti ve bunun, davası sürmekte olan davacıların haklarına da zarar vereceğini sözlerine ekledi.
Son olarak, meseleleri kızıştıran “siyasal paydaşların davranışlarının” altını çizdi.
‘Zehirli’
Bu senenin başlarında meclislerin feshedilmesiyle ilgili soruları gündeme getiren yargıç, ülkenin siyasal atmosferinin “zehirli” bulunduğunu söylemiş oldu ve mahkemenin “siyasal stratejiler geliştiriyor mu yoksa demokratik olmayan davranışları teşvik ediyor benzer biçimde mi” görülmesi icap ettiğini sordu.
“Hukuk raporlarından kararları silemeyiz fakat en azından halkın itimatını ve itimadını tekrardan tesis etmeye, geçmişin bir nebze de olsa unutulmasına çaba ederiz.
Politikacılar uygun forumlara yaklaşmadıklarında ve ihtilaflarını mahkemelere taşımadıklarında, siyasetçiler davayı kazanabilir yada kaybedebilir, sadece kaçınılmaz olarak mahkeme kaybeden olur” dedi.